Röportaj: “Odessalılar Rusça konuşuyor, akrabaları Rus ama şu an Rus işgaline karşı direnmeye hazırlanıyorlar”
Günlük Barselona gazetesi Ara’nın muhabiri olan ve Ukrayna’nın güneybatısındaki liman kenti Odessa’ya giden gazeteci Cristina Mas ile 9 Mart’ta Zoom üzerinden bir röportaj gerçekleştirdik.
Bu röportaj, ilk kez İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal’in Correspondencia Internacional (Uluslararası Haberleşme) isimli dergisinin Mart 2022 tarihli 49. sayısında yayımlanmıştır.
Çeviri: Ömer Sevi
***
Ne zamandan beri Ukrayna’dasınız? Odessa’ya ne zaman geldiniz?
CM: İşgal başladığından beri buradayım. Odessa’ya dört gün önce geldik, Polonya sınırına yakın olan Lviv’e geçtikten sonra.
Odessa’da durum nedir?
CM: Bakın buradaki durum şu ki, şehir Rus ordusunun bir sonraki hedefi gibi duruyor. Çünkü, bölgesel olarak etkili olmuş olan Rus ilerleyişi, Ukrayna’nın Karadeniz’den tüm çıkışlarını kontrol etmek gibi bir planla güney cephesi boyunca ilerliyor. Zaten Rus kontrolünde olan Donbas ile daha sonra da merkezdeki Kırım’ı; özetle Batı’yla, yani Odessa’yla önemli limanlara sahip olan bu toprakları birleştirmek istiyorlar.
Amaç, Ukrayna’nın denize çıkışını kapatmak ve tüm bu bölgeyi birbirine bağlamak. Şu anda cephe karada, buradan yaklaşık 180 km uzakta; işgalin başlangıcından bu yana, on gündür, yaklaşık 130 km uzaklıktaki, Mikolaiv adındaki ve Bug Nehri üzerinde önemli bir köprüsü olan bir şehirde savaş var. Bu, Ukrayna ordusunun, Rus ordusunun ilerlemesini durdurmak için gerekirse havaya uçuracaklarını söylediği bir köprü, bu da onların şehrin bir bölümünü kurtarmalarına ve Rusya’nın Odessa’ya ilerlemesini durdurmalarına izin verecektir.
Burada endişelendirici olan, denizden bir çıkarma yapılması olasılığı. Bu olasılığı, şehrin kara, deniz ve hava yoluyla gerçek bir ablukaya alınmasıyla beraber düşünün. Odessa yaklaşık 1,2 milyon nüfuslu bir şehir. En yakın güzergâh olan Moldova’ya gidenler arasında özellikle kadın, yaşlı ve çocukların bir kısmı var. Ancak Odessa’nın büyük çoğunluğu kalmaya ve direnmeye karar verdi.
Şehrin çoğunluğunun Rusça konuşuyor olması, Rusya’da akrabalarının olması, kültürel olarak Rus olmaları çok önemli ama kendilerini çok net bir şekilde Ukraynalı hissediyorlar ve şimdi de direnmeye hazırlanıyorlar.
İnsanların, hazırlıkların durumu nedir? Ordunun yanı sıra halkın çeşitli kesimlerine, kadınlara teslim edilen barikatlar, silahlar var mı?
CM: Üç savunma hattı var. Ordu var, ki savaş tecrübesi olan yüzbinlerce yedeği kendisine kaydettirdi. Sonra, hükümetin organize ettiği bir sivil savunma organı olan bölgesel savunma organı dediğimiz oluşum var. Temel olarak işlevi, tüm şehirlerin yerel kontrolü ve güvenliğinden oluşuyor. Sivil bir oluşum ama halk milisleri gibi bir çerçeveleri var. Bir fikir vermesi açısından eğitimleri ile hazırlıklarının ordu tarafından verilip yapıldığını söyleyeyim.
Bir de doğrudan siviller var. Mesela bir eğitim merkezindeydik, askerî bir eğitim merkezinde. Orada sivillere doğrudan ilk yardımın nasıl yapılacağının, nasıl silah monte edileceğinin öğretildiğini gördük. Ve kentte patlak verebilecek olan savaş durumuna hazırlanmak için elinizde bir silahla şehirde nasıl devriye gezileceğinin öğretildiğini gördük.
Burada Rusça konuşan bir nüfus olduğunun altını çizmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bugün ordunun, insanlara tüfek kullanmayı öğrenmeleri için verdiği Rusça eğitim sınıfındaydık. Ve tüfekler Rus yapımı ve tüm bu tüfekler Rus ordusunda da kullanılıyor. Çok paradoksal ama öyle.
Burada gördüklerimiz bunlardı ama Lviv’de de evlerde ve fabrikalarda molotof kokteyli yapıldığını gördük. Lviv’de molotof kokteyl yapmak için bira üretmeyi bırakan bir bira fabrikasına gittik.
Bira fabrikası mı?
CM: Evet, evet. Bira yapmayı bırakıp molotof kokteylleri yapmaya başlayan bir butik bira fabrikası. Ancak molotof kokteyller evde de yapılıyor. Hükümetin kendisi, yani savunma bakanlığı, molotof kokteyllerinin nasıl hazırlanacağı konusunda talimatlar verdi.
Batı Ukrayna’nın başkenti Lviv’den küçük bir butik bira üreticisi, şirketini bir molotof kokteyl fabrikasına dönüştürmeye karar verdi. Bana bunun işçilerinin fikri olduğunu söyledi. Adı, hem Ukraynaca hem de Rusça’da “gerçek” anlamına gelen Pravda birası. Bana söylediklerine göre, şişeler Lviv’den Kiev’e gidiyor ve gönüllüleri seferber eden işgal karşıtı savunmanın üyeleri arasında dağıtılıyor.
Ayrıca 10 gün içinde direniş kuvvetlerine katılan asker sayısı nedeniyle büyüyen orduyu tedarik etmek için çok büyük bir boyuta ulaşan halk seferberliği var. İnsanlar ordu için yemek pişiriyor, kalın giysiler getiriyor. Herkes, bir kum tanesi boyutunda da olsa, katkıda bulunmak istiyor.
Odessa’nın sığınacak bir metrosu var mı?
CM: Hayır, burada metro yok. Ama eski ve modern barınaklar var. SSCB ve İkinci Dünya Savaşı döneminden kalma barınaklar bunlar. Şehir sakinlerinin kendileri, barınakların bulunduğuna işaret edecek şekilde sokak duvarlarına afişler çizip astılar. Afişleri takip edip E noktasına ulaştınız diyelim; duvarda, bu kapının her zaman açık olduğunu ilan eden, herkesin hoş geldiğini belirten, herkesin burada saklanması gerektiğini söyleyen bir duyurunun asılı olduğunu göreceksiniz. Suya veya yiyeceğe ihtiyacınız olursa, herhangi bir evi arayabilirsiniz, tek istedikleri her şeyi temiz tutmanız; böylece insanlıklarını kaybetmemeye çalışıyorlar. Bunlar barınaklardaki mesajların sadece bir kısmı.
Buradaki insanların beklentisi, saldırının yakın olduğu yönünde. Yani soru, bunun olup olmayacağı değil, ne zaman olacağı.
Peki insanların ruh hali nasıl?
CM: İnsanların morali çok yüksek, direnmeye hazırlar, evlerine sığınmaya hazırlanıyorlar.
Şehrin merkezi barikatlarla çevrili; kum barikatları, lastikler, arabalar, evlerin yapımında kullanılan kirişler. X şeklindeki engeller, bir “sizi bekliyoruz” duygusu yaratıyor. Zaferin mümkün olduğuna oldukça ikna olmuş durumdalar.
***
Odessa: Karadeniz’in incisi
Odessa Ukrayna’nın üçüncü büyük şehri ve ülkedeki en büyük ticari deniz limanına sahip.
Şehir, Rus tarzından daha çok Akdenizli olan tarihi mimarisi ve ayrıca güçlü bir Fransız ve İtalyan etkisine sahip olması nedeniyle bazen “Karadeniz’in incisi” olarak anılıyor.
En ünlü misafirlerinden soyut sanat öncüsü Wassily Kandinsky’nin eserleri de dahil olmak üzere 16. yüzyıldan itibaren yapılmış olan 10.000 sanat eserine ev sahipliği yapan Odessa Güzel Sanatlar Müzesi de savaşla birlikte kapılarını kapattı.
Odessa, 1794 yılında Büyük Katerina’nın (II. Katerina) kararnamesiyle kuruldu ve 19. yüzyılda imparatorluk Rusya’sının dördüncü büyük şehri haline geldi.
Haziran 1905’te Rus zırhlısı Potemkin’in mürettebatı, yemek konusundaki anlaşmazlıklardan dolayı ayaklandı. İsyancılar, Çar II. Nikola’yı tahttan indirmek için Rusya’da başlayacak olan bir isyanda diğer gemilerin denizcilerini ve genel olarak işçi sınıfını desteklemeyi önlerine koydular.
Odessa’nın Potemkin Merdivenleri, Sergei Eisenstein’ın 1925 tarihli filmi Potemkin Savaş Gemisi’nde ölümsüzleştirildi. Bu film, şehrin eski kasabalarını Karadeniz’in liman bölgesine bağlayan büyük taş merdivenlerde yüzlerce Odessa vatandaşının öldürüldüğü bir sahneyi içeriyor.
Bir başka kanlı savaş, 1941’de Rumen ve Alman birlikleri şehre saldırdığı zaman gerçekleşti. Şehrin savunması 73 gün sürdü ve 40.000 ila 60.000 Sovyet vatandaşı bu savunmada hayatını kaybetti. Odessa Savaşı’ndan sonra şehir, Hitler’in birlikleri tarafından işgal edildi. İşgalle birlikte Odessa Katliamı olarak bilinen olayda yaklaşık 25.000 kişi öldürüldü ve 35.000’den fazla kişi sınır dışı edildi.
1940’lara kadar Odessa’da büyük bir Yahudi nüfusu vardı. Ancak Yahudilerin birçoğu ölüm kamplarına sürüldü.
2021 yılında yayımlanan bir belediye anketinin ortaya koyduğu üzere, Odessa nüfusunun %68’i Ukrayna kökenli ve %25’i de Rus kökenli. Ancak bu Ukraynalı çoğunluğa rağmen, nüfusun çoğu evde Rusça konuşuyor.