Aşağıda okuyucularımızla, Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin Merkez Komitesi’nin 1904’te patlak veren Rusya-Japonya Savaşı üzerine olan deklarasyonu paylaşıyoruz. Bu metin 16 Şubat 1904’te, RSDİP’in Bolşevik fraksiyonunun önderi olan V. İ. Lenin tarafından kaleme alındı ve yine Şubat 1904’te ayrı bir bildiri olarak basıldı.
Metin, Rus-Japon Savaşı’nın patlak vermesinden bir hafta sonra Lenin tarafından yazılmış ve Rusya’nın birçok şehrinde parti komitelerine derhal basılması ve yaygınlaştırılması talimatıyla dağıtılmıştı. Bildirinin dağıtımında özellikle Nizhny Novgorod (7700 kopya dağıtmıştı), Tver ve Saratov komiteleri ile Kiev’deki öğrenciler büyük bir rol üstlendiler. Ayrıca Lenin’in bildirisi, 5 Mart (18) 1904’te, Iskra’nın 61. sayısında yeniden yayımlandı.
Bildirinin orijinal baslığı Rusya proletaryasına idi. Troçkist Yayın Kurulu olarak, Putin önderliğindeki büyük Rus şovenizminin Ukrayna halkını sömürgeleştirme yönünde başlattığı işgal girişiminin karşısında alınması gereken Leninist tutumun tarihsel ve metodolojik kaynaklarına ışık tutması için, metnin başlığını Rusya-Japonya Savaşı’nda tutumumuz şeklinde değiştirmeyi uygun gördük. Bu bağlamda, 1904 yılının Japonya’sının ekonomik gelişmişlik, askerî yayılmacılık ve uluslararası ticari imtiyazlar açısından 2022 Ukrayna’sından daha “ileride” olduğu hesaba katılmalı ve Lenin’in, Japonya da bir büyük güç olmasına rağmen aşağıdaki tutumu almış olduğu kayıt altına alınmalı. Zira Putin bugün Japonya gibi bir “Büyük Güç’e” değil, Ukrayna gibi bir yarısömürge ülkeye saldırıyor.
Çeviri: Kaan Gündeş
Kaynak: https://www.marxists.org/archive/lenin/works/1904/feb/03.htm
***
Savaş başladı. Japonlar şimdiden Rus birliklerini bir dizi yenilgiye uğrattı ve Çarlık hükümeti şimdi bu yenilgilerin intikamını almak adına her yolu deniyor. Askerî bölgeler birbiri ardına seferber ediliyor ve on binlerce asker aceleyle Uzak Doğu’ya sevk ediliyor; bir başka borç daha güvence altına alınsın diye yurtdışında umutsuz çabalar sarf ediliyor ve anlaşmalı taraflara, savaş departmanının ihtiyaç duyduğu işleri hızlandırmaları için günde binlerce rubleye varan ikramiyeler vaat ediliyor. Halkın her zerresi en büyük gerilime maruz bırakılıyor çünkü başlatılan mücadele basit bir mesele değil; zira bu, çok iyi bir şekilde silahlanmış, savaşa harika bir şekilde hazırlanmış ve özgür ulusal kalkınma için acilen gerekli olduğuna inandıkları koşullar için mücadele eden 50 milyonluk bir halka karşı verilen bir mücadeledir. Bu, despotik ve gerici bir hükümetin siyaseten özgür ve kültürel alanda hızla gelişen bir halka karşı vereceği bir mücadele olacaktır. 1877 ve 1878’de Rus halkına oldukça yüksek bir bedel ödeten ve hastalıklı Türkiye’ye karşı verilen savaş, şimdi başlayan savaşla karşılaştırıldığında önemsiz kaldı.
Bu durumda, şu anda Rus işçileri ve köylüleri tarafından Japonlara karşı verilen ölüm kalım mücadelesinde söz konusu olan nedir? Söz konusu olan “Sarı Rusya’dır”, söz konusu olan Rus hükümeti tarafından ele geçirilen yeni topraklar olan Mançurya ve Kore’dir. Rusya diğer tüm güçlere Çin’in dokunulmazlığını koruma sözü vermişti, Mançurya’yı en geç 8 Ekim 1903’te Çin’e teslim edeceğine söz vermişti ve sözünü yerine getirme noktasında başarısız oldu. Çarlık hükümeti, askerî maceralar ve komşularını yağmalama politikasında o denli ileri gitti ki, geri dönecek gücü bulamadı. “Sarı Rusya’da” tahkimatlar ve limanlar inşa etti, bir demiryolu hattı döşedi ve on binlerce askeri bir araya topladı.
Fakat Rus halkının, elde edilmesi bu kadar çok kan ve fedakarlığa mal olan ve daha da pahalıya mal olmaya mahkûm olan bu yeni topraklardan ne çıkarı var? Rus işçisi ve köylüsü için savaş yeni felaketler, bir dolu insanın hayatını kaybetmesi, ailelerin kitlesel olarak mahvolması ve daha fazla yük ile vergi olasılığını ortaya koyuyor. Rus ordusu liderliği ve Çarlık hükümeti, savaşın askerî zafer vaat ettiğine inanıyor. Rus tüccar ve milyoner-sanayici, kendi malları için yeni pazarların sağlama alınması ve Rus ticaretinin gelişimi için yasaksız ve buzların olmadığı bir denizde yeni limanların güvence altına alınması için savaşın gerekli olduğunu düşünüyor. Açlıktan ölmek üzere olan mujik ve işsiz işçiye kendi yurtlarında fazla satış yapamazsınız, yabancı ülkelerde pazarlar aramalısınız! Rus burjuvazisinin zenginlikleri, Rus işçilerinin yoksullaşması ve yağmalanması üzerinden yaratıldı – ve bu nedenle, şimdi, bu zenginliklerin katlanması uğruna, işçiler, Rus burjuvazisinin Çinli ve Koreli emekçileri fethetmesi ve onları köleleştirmesi için kendi kanlarını dökmeliler.
Emekçi halk için büyük felaketler barındıran bu canice savaş, açgözlü burjuvazinin çıkarları tarafından, kâr amacıyla kendi ülkesini satmaya ve yıkıma uğratmaya hazırlanan sermayenin çıkarları tarafından yaratılmıştır. Rus vatandaşlarının kanının ve mallarının söz konusu olduğu bu tehlikeli kumar, tüm insan haklarını çiğneyen ve halkını esaret altında tutan despot bir hükümetin politikasının sonucudur. Vahşi savaş çığlıklarına, para keselerinin dalkavuklarının ve polis kırbacının uşaklarının “vatansever” bayrak sallamasına cevap olarak, sınıf bilinçli sosyal demokrat proletarya öne çıkmalı ve on kat enerjiyle hep birlikte şunu talep etmelidir: “Kahrolsun otokrasi!”, “Halkın kurucu meclisi toplansın!”
Çarlık hükümeti bu pervasız askerî kumarın içine o kadar daldı ki, tehlikede olan çok fazla şey var. Başarı durumunda bile, Japonya’ya karşı savaş halk güçlerinin tamamen tükenmesi tehditini yaratıyor – zaferin sonuçları kesinlikle ihmal edilebilir çünkü diğer güçler 1895’te Japonya’nın bunu yapmasını engelledikleri (1) gibi Rusya’nın da zaferin meyvelerinden yararlanmasını engelleyeceklerdir. Yenilgi durumunda ise savaş, her şeyden önce halkın cahilliğine ve yoksunluğuna, baskı ve şiddete dayalı tüm hükümet sisteminin çökmesine yol açacaktır.
Rüzgar ekenler kasırga biçecek!
Yaşasın uluslararası sermayenin boyunduruğundan tam kurtuluş için savaşan tüm ülkelerin proleterlerinin kardeşçe birliği! Yaşasın savaşı protesto eden Japon sosyal demokrasisi! Aşağılık ve yağmacı Çarlık otokrasisinin canı cehenneme!
Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi Merkez Komitesi
***
Dipnot:
1.) Çin-Japon Savaşı’nın (1894-95) ardından, 1895 Shimonoseki Antlaşması, Çin’i Liaotung Yarımadası ile Penghuletao (Pescadores) ve Tayvan adalarını Japonya’ya bırakmaya ve 200 milyon hang tazminat ödemeye zorladı (tazminat daha sonra 230 milyon hanga çıkacaktı). Yine bu anlaşmaya göre Çin, Japonya’ya bir dizi ekonomik ayrıcalık tanıyacaktı. Japonya’nın artan gücünden korkan Rusya, Fransa ve Almanya, Shimonoseki Antlaşması’nı protesto etti ve bu durum, Japonya’yı Liaotung Yarımadası’nı ilhak etmekten vazgeçmeye zorladı.