Komünist Partilerin yapısı, yöntemleri ve eylemi
III. Enternasyonal’in 1921’deki 3. Kongresinde kabul edilen tezler.
I. Genel İlkeler
1) Parti’nin örgütlenmesi, faaliyetinin koşullarına ve amacına uygun olmalıdır. Komünist parti, devrimci sınıf mücadelesinin her aşamasında ve sonrasında sosyalizme -yani komünist toplumun ilk basamağına- geçiş döneminde proletaryanın öncüsü, en ileri bölüğü olmalıdır.
2) Komünist partilerin tümü için hiçbir zaman mutlak doğru ve değişmeyen bir örgütlenme biçimi yoktur. Proleter sınıf mücadelesinin koşulları sürekli değişmektedir ve bu yüzden proletaryanın öncüsü her zaman en etkili örgütlenme biçimleri arayışında olmalıdır. Aynı şekilde her komünist parti, ülkenin tarihsel olarak belirlenmiş özgül koşullarını karşılayabilmek için kendi özel örgütlenme biçimlerini geliştirmelidir.
Ancak ulusal farklılıkların belirli sınırları vardır. Proletaryanın sınıf mücadelesi, ülkeden ülkeye ve proleter devrimin farklı evrelerine göre değişir, fakat uluslararası komünist hareket için tayin edici önemde olan, mücadelenin koşullarındaki benzerliktir. Bu benzerlik, tüm komünist partilerin örgütlenmesi için bir temel olma vazifesini görür. (…)
3) Burjuvazi hâlâ dünyanın büyük bir kısmına hükmetmektedir. Bu yüzden, komünist partilerin çoğu ve ayrıca dünya devrimci proletaryasının birleşik partisi olan Komünist Enternasyonal, ona karşı savaşmak zorundadır.
Önümüzdeki dönemde, tüm partiler için merkezi öneme sahip görev, burjuvazinin devrilmesi ve iktidarın ele geçirilmesidir.
Bundan dolayı, kapitalist ülkelerdeki komünist partilerin tüm örgütsel çalışması, proletarya devriminin egemen sınıflar üzerindeki zaferini mümkün kılacak ve sağlama alabilecek örgütler kurmaya yöneltilmelidir.
5) (…) Başarılı bir önderlik, proleter kitlelerle kurulan sımsıkı bağları gerektirir. Böyle bir bağ kurulmadıkça önderler kitlelere önderlik edemeyecek, en iyi ihtimalle sadece onların kuyruğuna takılacaklardır. Bu organik bağlar, komünist parti örgütlerinde demokratik merkeziyetçiliğin uygulanması aracılığıyla örülmeye çalışılmalıdır.
II. Demokratik Merkeziyetçilik
6) Komünist parti örgütünde demokratik merkeziyetçilik, proletarya demokrasisi ile merkeziyetçiliğin gerçek bir sentezi ve bileşimi olmalıdır. Bu bileşim, ancak parti örgütlenmesi her zaman birlikte ve bir bütün olarak faaliyet yürüttüğü ve mücadele ettiği zaman elde edilebilir. Komünist parti içindeki merkeziyetçilik, biçimsel ve mekanik bir merkezileşme demek değildir; komünist faaliyetin merkezileşmesi, yani güçlü, etkili ve aynı zamanda esnek bir önderliğin yaratılması demektir.
Biçimsel yahut mekanik merkezileşme, “iktidarın” parti bürokrasisinin elinde merkezileşmesi demek olacaktır; bu da parti bürokrasisinin diğer parti üyelerini veya partinin dışındaki devrimci proleter kitleleri tahakküm altına almasına geçit verecektir. (…)
III. Komünist Faaliyetin Yükümlülükleri Üzerine
8) Komünist parti, devrimci Marksizm’in iş okulu olmalıdır. Çeşitli parti organları ve tek tek üyelerle yakın bağlar, parti örgütlerindeki gündelik çalışma yoluyla kurulacaktır.
Legal komünist partilerin çok az sayıda üyesi, partinin gündelik çalışmasında yeterince aktif yer almaktadır. Bu partilerin başlıca kusuru budur ve bu onların düzenli gelişmelerine bir engeldir.
9) Bir işçi partisinin, partinin komünist reorganizasyonundaki ilk adımlarında, komünist bir programı kabul etmekle, yani sadece propagandasında eski doktrini yerine komünist öğretiyi kabullenmekle ve anti-komünist görevlilerin yerine komünist olanları geçirmekle yetinmesi tehlikesi her zaman vardır. Fakat bir komünist programın benimsenmesi, yalnızca partinin komünist olma isteğini belirtir. Eğer parti, komünist çalışmayı yürütmekte başarısız olursa ve eğer üye kitlesi pasif kalmaya devam ederse, bu takdirde programı kabul ederek yüklendiği yükümlülüklerin asgarisi bile yerine getirmiş olmayacaktır. En önemli ihtiyaç şudur: Tüm üyeler, partinin gündelik çalışmalarına her zaman katılmalıdırlar.
Komünist örgütlenme sanatı, her şeyi ve herkesi proleter sınıf mücadelesine katmayı, parti çalışmasını parti üyeleri arasında amaca uygun bir şekilde bölmeyi ve geniş proleter kitleleri devrimci harekete çekmek için üyeleri organize etmeyi içerir. Ayrıca bu sanat, partinin, hareketin tümü üzerinde her zaman önder konumda olması anlamına gelir. Parti bu önderlik konumunu yetkililerin gücüyle değil, kendi muazzam enerjisinden, yeteneğinden, deneyimi ve esnekliğinden elde ettiği otoriteyle kazanır.
10) Bir komünist parti, üyelerinin gerçekten aktif olmalarını sağlamak için, onlardan bütün zamanlarını ve enerjilerini parti çalışmasına vermelerini talep etmelidir. Böylece gerçekten aktif bir üyeliğe sahip olacaktır. Komünist parti üyeliği, komünist kirlere adanmışlığın yanı sıra, muhtemelen ilk önce aday sonra üye olarak resmi kabulü, üyelik aidatlarının düzenli ödenmesini, parti gazetesini düzenli okumayı vb. gerektirir. Ancak üyeliğin en önemli koşulu, üyelerin partinin gündelik çalışmasına katılımlarıdır.
11) Gündelik çalışmayı yürütme amacı için, her parti üyesi, daha dar bir çalışma grubuna – bir komite, komisyon, kurul, grup, fraksiyon veya hücreye – bağlı olmalıdır. Bu, parti çalışmasının düzgün bir şekilde dağılımı, yürütülebilmesi ve denetlenebilmesi için tek yoldur.
Üyelerin kendi yerel örgütlerinin genel toplantılarına katılmaları gerektiğini belirtmeye elbette ki gerek yoktur; legal partilerin yerel temsilciler toplantılarını bu genel toplantıların yerine geçirme çabaları akıllıca değildir. Tüm parti üyeleri, bu toplantılara düzenli bir şekilde katılmak zorundadır. Ama bu kesinlikle yeterli değildir. Bu toplantıların uygun biçimde hazırlanması ve ayrıca işçi toplantıları, gösteriler ve kitle eylemleri için hazırlık, bu amaç için görevlendirilmiş küçük gruplarla veya kişilerle çalışmayı gerektirir. Yapılması gereken çok büyük miktardaki iş, yalnızca küçük gruplar tarafından dikkatlice incelenebilir ve uygun bir şekilde örgütlenebilir. Tüm üyeler çok sayıda çalışma gruplarına bölünmedikçe ve parti çalışmasına günlük olarak katılmadıkça, sınıf mücadelesini ilerletmek için işçi sınıfının en militan çabaları bile hiçbir yere varmayacaktır ve tüm devrimci proleter güçlerin birleşmiş ve güçlü bir komünist parti etrafında zorunlu ve ihtiyaç duyulan yoğunlaşması imkânsız olacaktır.
12) Komünist çekirdekler parti faaliyetinin çeşitli alanlarındaki gündelik çalışmayı (ev ev dolaşarak ajitasyon yapmak, parti okulları, grupça gazete okuma, enformasyon servisleri, irtibat çalışmaları. vb.) yürütmek için kurulmalıdır.
Komünist hücreler, partinin fabrikalardaki, sendikalardaki, işçi kooperatiflerindeki, askeri müfrezelerdeki, vb. – nerede birkaç tane veya daha fazla parti üyesi ya da aday üyesi varsa – gündelik komünist çalışmasını yürüten çekirdeklerdir. (…)
13) Genel çalışma yükümlülüğünün getirilmesi ve küçük çalışma gruplarının örgütlenmesi kitlesel komünist partilerde özellikle zordur. Sonuçları akşamdan sabaha elde edilemez. Büyük bir sabır, beceri, ustalık ve enerji gerektirir.
Reorganizasyonun baştan itibaren özenli bir şekilde yürütülmesi ve sorun üzerine çok yönlü bir tartışmadan sonra başlanması özellikle önemlidir. Örgütün üyelerini belirli bir biçimsel şemaya göre basitçe küçük hücrelere, gruplara bölmek ve onlara genel gündelik parti çalışmasında yer almalarını emretmek, elbette ki çok kolay olurdu. Fakat böyle bir başlangıç, hiç başlamamaktan da kötü olacaktır; parti üyeleri çok geçmeden yeni çalışma yönteminden hoşnutsuz kalacak ve hayal kırıklığına uğrayacaklardır.
Yönetici parti organının, inançlı ve kendisini davaya adamış birer komünist, aynı zamanda da ülkenin ana merkezlerindeki işçi hareketinin genel durumu hakkında tam bir bilgi sahibi olan yetenekli örgütçülerle, ayrıntılı hazırlık görüşmeleri yapması özellikle tavsiye edilir; önder parti organı, bulguları temelinde yeni çalışma yönteminin temel ilkelerini ayrıntılı olarak hazırlayabilir. Bundan sonra, eğitmenler, örgütçüler ve örgütlenme komisyonları yerel düzeyde bir çalışma planı hazırlamalı, ilk grup liderlerini seçmeli ve kampanyayı başlatmalıdırlar. Sonra örgütlere, çalışma gruplarına, hücrelere ve tek tek üyelere yerine getirmeleri için, kesinlikle uygun, faydalı ve yetenekleri ölçüsünde görevler verilmelidir. Gerekirse parti, işin nasıl üstesinden gelinebileceği konusunda pratik örnekler göstermelidir. Bu durumda, özellikle kaçınılması gereken hatalara dikkat çekilmesi önemlidir.
14) (…) Örgütlenmenin eski biçimleri, yeni örgütsel aygıtlar biçimlenmeye başlamadan önce körü körüne yok edilmemelidir.
Bununla birlikte komünist örgütlenme çalışması, her yerde en enerjik şekilde bu en temel görevine yönlendirilmelidir. Bu yalnızca her legal partiye değil, ayrıca her illegal partiye de büyük sorumluluk yüklemektedir. Proleter kitle mücadelesinin tüm merkezlerinde, komünist gruplardan, hücrelerden, parti gruplarından ve çalışma gruplarından oluşan geniş bir ağın kurulduğu ana dek; güçlü ve amaçlarına kilitlenmiş partinin her bir üyesi, gündelik devrimci çalışmaya katılıncaya ve bu katılımı doğal bir pratik olarak görünceye kadar parti, örgütsel çalışmasını asla gevşetmemelidir.
15) Yönetici parti organları, bu temel örgütsel çalışmanın sürekli ve sıkı denetiminde zayıf kalmamalı ve ona tutarlı bir yön vermelidirler. Bu, parti organlarını yöneten yoldaşların çok büyük çabasını gerektirir. Komünist parti önderliği, yalnızca tüm yoldaşlara yapacak bir iş sağlayıp denetlemekten sorumlu değildir; önderlik, ele alınan meseleyi pratik olarak kavrayışıyla bu çalışmayı sistematik olarak yardım etmekten ve onu yönlendirmekten de sorumludur. Komünist parti önderliği, çalışmanın kendine özgü koşullarını bilmeli ve hatalar karşısında uyanık olmalıdır. Mücadelenin amacını daima göz önünde tutarak, çalışma yöntemlerini geliştirmek için kendi deneyim ve bilgilerini kullanmalıdır.
17) Komünist örgütün ödevlerinden biri, rapor vermektir. Bu, partinin tüm örgüt ve organlarından, tek tek üyelerine kadar herkes için geçerlidir. Düzenli genel raporlar sık aralıklarla hazırlanmalı; özel parti görevleri yerine getirildiğinde ise özel raporlar hazırlanmalıdır. Raporların sistematik olarak sunulması ve bunun komünist harekette sıkıca oturmuş bir gelenek haline gelmesi çok önemlidir.
IV. Propaganda ve Ajitasyon
20) Devrimci ayaklanmanın patlak vermesinden önceki dönemde, devrimci propaganda ve ajitasyon bizim en önemli görevlerimizden biridir. Ancak genel olarak bu çalışma hala eskiden yerleşmiş olan biçimsel tarzda yürütülmektedir ve kitle toplantılarına arada sırada yapılan müdahalelerle sınırlıdır. Bu müdahaleler de, söylevlerin ve bildirilerin gerçek devrimci içeriklerine özel bir dikkat gösterilmeden yapılmaktadır.
Komünist propaganda ve ajitasyon proleter çevrede kök salmalıdır. İşçilerin gerçek yaşamlarından, ortak çıkar ve özlemlerinden ve her şeyden önce onların ortak mücadelesinden kaynaklanmalıdır.
Komünist propagandanın en önemli yönü, onun devrimci içeriğidir. Farklı durumlarda, somut sorunlar üzerine benimsenen tutum ve sloganlar, bu açıdan dikkatlice değerlendirilmelidir. Profesyonel propagandistler ve ajitatörler ile tüm parti üyelerine eksiksiz ve sürekli politik eğitim verilmediği sürece, komünist partiler sorunlar karşısında doğru bir tutum almayı başaramayacaklardır.
21) Komünist propaganda ve ajitasyonun temel biçimleri şunlardır: Bireysel düzeyde sözlü propaganda; sendikalara ve politik işçi hareketine katılım; parti basını ve parti yazını. Legal ya da illegal bir partinin her üyesi, bu faaliyete bir biçimde katılmalıdır.
Bireysel düzeyde yürütülen propaganda, her şeyden önce, bu amaç için kurulmuş gruplar tarafından yapılan sistematik, ev ev gezerek ajitasyon yapma şeklini almalıdır. Yerel parti örgütünün etki alanı içerisindeki her ev ziyaret edilmelidir. Büyük kentlerde, afişler ve bildirilerle yapılan özel olarak örgütlenmiş sokak ajitasyonları genellikle iyi sonuçlar verebilir.
Fabrikalarda ve bürolarda, hücreler veya parti grupları, iyi örgütlenmiş bireysel düzeyde bir ajitasyonu yayın dağıtımıyla birleştirerek yürütmelidirler. (…)
22) Proletaryanın büyük çoğunluğunun hâlâ devrimci bilinçten yoksun olduğu kapitalist ülkelerde, daha etkin çalışma yöntemleri için sürekli araştırma yapılmalıdır. Propaganda, henüz devrimci olmayan, fakat radikalleşmeye başlayan işçilerin kavrayışlarına uyarlanmalı ve devrimci hareketi onlar için anlaşılabilir ve ulaşılabilir kılmalıdır.
Komünist propaganda ve komünist sloganlar, her durumda, proletaryanın burjuva geleneklerine karşı mücadelesinde geliştirdiği -henüz hâlâ burjuva ideolojisinin etkisinde olsa da, yine de devrimci olan- ikircikli ve bilinçsiz özlemleri yüreklendirecek ve geliştirecek bir içeriğe sahip olmalıdır.
Aynı zamanda komünist propaganda, proleter kitlelerin sınırlı ve belirsiz olan hâlihazırdaki taleplerinin ve umutlarının ötesine geçmelidir. Bu talepler ve umutlar temelindedir ki, biz, etki oluşturabilecek, bu etkiyi geliştirebilecek ve proletaryayı, komünizmi anlayabilecek, ona sempati duyabilecek duruma getirebileceğiz.
23) Proleter kitleler arasında ajitasyon öyle bir biçimde yürütülmelidir ki, militan proletarya bizim komünist örgütümüzü, işçi hareketinin hem yürekli hem ileri görüşlü, hem de sadık ve enerjik önderi olarak tanısın, böyle kabul etsin.
Bunu başarmak için komünistler, işçi sınıfının tüm gündelik mücadelelerinde ve tüm hareketlerinde yer almalıdırlar; iş günlerinin uzunluğu, ücretler, çalışma koşulları vb. üzerine kapitalistlerle olan her çatışmada işçileri savunmalıdırlar. Komünistler, işçilerin içinde yaşadığı koşulları dikkatlice incelemeli, yüz yüze kaldıkları sorunları anlamaları için onlara yardım etmeli, onların dikkatlerini haklarının en göze batan ihlallerine yoğunlaştırmalı, işçileri kesin ve pratik talepler formüle etmeye yöneltmelidir. Böylelikle komünistler, işçilerde dayanışma ruhunu uyandıracaklar, dünya proletarya ordusunun birer bölüğünü oluşturan, bütün ülkelerdeki işçilerin, birleşik bir işçi sınıfı olarak, ortak çıkarlarının ve ortak davalarının bilincine varmalarını sağlayacaklardır.
Parti, ancak sıradan halka yönelik böyle bir gündelik çalışma aracılığıyla ve proletaryanın bütün mücadelelerine katılmaya kendisini sürekli olarak ve tümüyle adayarak, gerçek bir komünist parti haline gelebilir. Ancak bu yolla kendisini, faaliyetleri soyut propagandadan, yeni üye kazanma çalışmalarından, reformlardan bahsetmekten ve parlamento “olanaklarını” kullanmaktan ibaret olan modası geçmiş sosyalist partilerden ayırabilir. Partinin tüm üyelerinin sömürülenler ile sömürücüler arasındaki günlük mücadele ve çatışmalara bilinçli ve ilkeli katılımı, yalnızca iktidarın ele geçirilmesi için değil, bundan daha da fazla, proletarya diktatörlüğünün gerçekleştirilmesi için zorunlu bir ön koşuldur. Komünist parti, yalnızca kapitalizmin saldırılarına karşı gündelik mücadele içinde işçi kitlelerine önderlik ederek işçi sınıfının öncüsü haline gelebilir, proletaryaya nasıl önderlik edileceğini ve burjuvazinin nihai yıkılışına nasıl hazırlanılacağını eylem içinde öğrenir.
24) Grevler, lokavtlar ve diğer kitlesel işten çıkarmalar sırasında, komünistlerin işçi hareketine katılmak üzere seferber olması, özellikle önemlidir.
Komünistler, eğer pasif bir şekilde kenara çekilirlerse; işçilerin kendi yaşam koşullarındaki küçük ilerlemeler için verdikleri gündelik mücadelelerini, kendilerinin bir komünist programa sahip olduklarını ve nihai amaçlarının silahlı devrimci mücadele olduğunu öne sürerek küçümser ya da bu mücadelelere karşı çıkarlarsa, işte o zaman vahim bir hata yapmış olurlar. İşçilerin uğrunda savaşmaya razı oldukları talepler ne kadar sınırlı ve mütevazı olsa da, bu hiçbir zaman komünistlerin mücadelenin dışında durmalarının mazereti olmamalıdır. Ajitasyon faaliyetimiz, komünistlerin, budalaca grevlerin ve diğer düşüncesizce girişilen eylemlerin kör kışkırtıcıları değil, fakat, yüreklilikleri ve mücadeleye canla başla katılımlarıyla, mücadeleci işçiler arasında onların en yetenekli kavga yoldaşları olduğunun kanıtı olmalıdır.
26) Sendikaların ve çeşitli işçi partilerinin sosyal-demokrat ve küçük burjuva liderlerine karşı mücadelede, ikna yoluyla bir şey başarmak için hiçbir ümit yoktur. Onlara karşı mücadele, büyük bir sabır ve enerjiyle örgütlenmelidir. Bu mücadele ancak o liderler taraftarlarından yoksun bırakarak ve işçilere, sosyal-hain liderlerin her an kapitalistlerin emrine amade bir şekilde oynadıkları gerçek rolü göstererek sürdürülebilir. Bu yüzden, fırsat doğduğunda, gerçek doğalarını göstermek zorunda kalacakları bir duruma sokulmalıdır; bundan sonra, onlara karşı şiddetli bir saldırı başlatılabilir.
Amsterdam liderlerini yalnızca “sarılar, grev kırıcılar” olarak damgalamak, kesinlikle yeterli değildir. Onların işçileri nasıl sattıklarına dair pratik örnekler sürekli bulunmalıdır. Onları sendikalardaki, Milletler Cemiyeti’nin Uluslararası Çalışma Örgütü’ndeki (ILO), burjuva hükümet ve bakanlıklarındaki faaliyetlerindeki; konferanslardaki ve parlamentodaki sağcı nutukları, yüzlerce gazetedeki sayısız yatıştırıcı makalelerinde su yüzüne çıkan tavırları; özellikle de ücretlerin artırılması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için en küçük kampanyaların bile hazırlayıp yürütürken gösterdikleri ve isteksizlik -işte tüm bunlar, “grev-kırıcı” liderler olarak anılmayı gerçekten hak eden Amsterdam liderlerinin güvenilmez ve sağcı faaliyetini, basitçe formüle edilmiş önergeler ve kararlarla, kolaylıkla anlaşılır söylevlerle teşhir etmeleri için komünistlere günlük fırsatlar sağlamaktadır.
Hücreler ve parti grupları sistematik bir pratik mücadele yürütmelidirler. Çoğu kez iyi niyetli olan, fakat bunları pratiğe geçirmek için yeterince güçlü olmayan, harekete geçmemek için sendika kongrelerinin tüzüklerini ve kararlarını ya da merkezi yönetimin direkti erini mazeret olarak kullanan alt kademe sendika bürokratları, komünistleri yolundan alıkoymamalıdır. Komünistler, seçtikleri eylem rotalarına kararlı bir şekilde sarılmalıdırlar ve alt kademe bürokratlardan, mücadele önündeki engelleri ortadan kaldırmak için ne yaptıkları, kendilerinin ve sendikalarındaki üyelerin bu engelleri ortadan kaldırmak için açıkça savaşmaya hazır olup olmadıkları konusunda hesap vermelerini ısrarla talep etmeli, onlardan inatla sorularına kesin yanıtlar vermelerini istemelidirler.
28) Komünistler, örgütsüz ve politik olarak eğitimsiz işçilerin, partinin kalıcı etki alanına nasıl çekileceğini öğrenmelidirler. Hücrelerimiz ve parti gruplarımız, sendikalara katılmaları ve parti basınını okumaları için bu işçileri ikna etmelidirler. Diğer işçi sınıfı örgütleri de – tüketici kooperatifleri, savaş gazileri örgütleri, eğitim birlikleri ve çalışma grupları, spor dernekleri, tiyatro grupları, vb. – etkimizi yaymak için kullanılabilir.
(…) Komünist gençlik ve kadın örgütleri de, önceden beri politikaya bir hayli kayıtsız kalmış proleterlerin ilgisini çekebilecek dersler, okuma akşamları, gezintiler, festivaller ve piknikler düzenleyebilirler. Daha sonra insanları örgütle sıkı bir şekilde ilişkilendirmeli ve onları partimize yararlı olacak yardımcı çalışmalara (bildirilerin, parti yayınlarının vb. dağıtılması) sevk etmelidirler. Genel harekete etkin bir biçimde katılarak bu işçiler, kendi küçük-burjuva tavırlarının üstesinden gelmeyi daha kolay becereceklerdir.
29) Çalışan nüfusun yarı-proleter katmanlarını devrimci proletaryanın sempatizanı olarak kazanmak için komünistler, bu katmanlar ile büyük toprak sahipleri, kapitalistler ve kapitalist devlet arasına özel çıkar çatışmalarını kullanmalı ve sürekli bir propaganda kampanyası yürüterek, bu ara katmanların proleter devrime güvensizliklerini kırmalıdır. Bu, uzun vadeli bir planı gerektirir. (…)
Yerellikte otorite sahibi olan, ya da çalışan köylüler, evde çalışanlar ve diğer yarı- proleterler üzerinde etkisi olan düşman örgütlere ve kişilere karşı, ihtiyatlı ve yorulmak bilmez bir çalışma yürütmek zorunludur. Sömürülenler, bunları, kendi acı tecrübeleri sayesinde iyi tanır. Ne kadar zalim olduğunu pekiyi bildikleri bu en yakınlarındaki düşman, bir bütün olarak kapitalist zulmün temsilcisi ve cisimleşmesidir; bu düşmanın maskesi düşürülmelidir. Devlet bürokrasisi, “hukuk devleti” ile küçük-burjuva demokrasisinin idealleri arasındaki çelişkileri açığa vuran her günlük olay, akıllıca ve enerjik biçimde, ikna edici ve herkesin anlayabileceği bir dille komünist propaganda ve ajitasyon için kullanılmalıdır. (…)
V. Siyasal Mücadelenin Örgütlenmesi
31) Bir komünist parti için, siyasal faaliyetin olanaksız olduğu bir durum asla olamaz. Örgütsel strateji ve taktikler öyle geliştirilmelidir ki, komünistler her politik ve ekonomik durumdan ve her gelişmeden örgütsel olarak yararlanabilsinler.
Bir parti ne kadar zayıf olursa olsun, ülkenin tüm ekonomik yaşamını sarsan büyük politik olayları veya geniş ölçekli grevleri, sistematik ve pratik propagandayı örgütleyip yürütmek yoluyla daima kendi lehine çevirebilir. Eğer bir parti böylesi bir eyleme karar verirse, üyelerinin ve bölüklerinin tüm enerjisini kampanyaya yönlendirmelidir.
Parti, her şeyden önce, politik duyarlılığın veya grev hareketinin en güçlü olduğu yerlerde toplantılar örgütlemek için, hücrelerinin ve işçi gruplarının çalışmaları sayesinde kurduğu her ilişkiden yararlanmalıdır. (…)
Eğer toplantının çoğunluğunu ya da önemli bir bölümünü bizim kirlerimizi desteklemeye kazanma olasılığı varsa, komünistler onlara açıkça ifade edilmiş, iyi savunulmuş önergeler ve kararlar kabul ettirmek için uğraşmalıdırlar. (…)
Duruma göre, a şler ve el ilanları kullanarak ya da komünist kirleri açıklayan, bu kirlerin yaşanan problemlerle ve günün sloganlarıyla ne kadar bağlantılı olduklarını gösteren daha ayrıntılı bildiriler dağıtarak, eylem sloganlarımızı işçilerin en ilgili kesimlerine anlatabiliriz. (…) Ayrıntılı bildiriler mümkün olan her anda, fakat yalnızca işçilerin bunları dikkatlice okumasının beklenebileceği yerlerde, fabrikalarda, toplantı salonlarında, evlerde ve bunun gibi başka yerlerde dağıtılmalıdır.
(…) Parti gazetelerimiz, işçi hareketlerini tartışmaya ve bunları titiz kanıtlarla savunmaya büyük bir yer ayırmalıdır. Partinin tüm örgütsel aygıtı, hareketin amacına ilerlemesi için tereddütsüz ve zamanı esirgemeden çalışmalıdır.
33) Halen oldukça güçlü ve yeterli kitle desteğine sahip olan komünist partiler, sosyal hainlerin işçi sınıfı üzerinde hâlâ sahip olduğu etkiye son vermek için geniş kampanyaları kullanmalı ve işçi kitlelerin çoğunluğunun, komünist politik önderliği kabul etmelerini sağlamalıdırlar.
Kampanyanın örgütlenme biçimi, var olan siyasal duruma ve sınıf mücadelesinin durumunun partinin proletaryanın önderliğini ele geçirmesini mümkün kılıp kılmadığına ya da dönemin geçici bir istikrar dönemi olup olmadığına bağlıdır. Partinin bileşiminin de eylemde kullanılan örgütsel yöntemler üzerinde kesin bir etkisi olacaktır.
Örneğin, son zamanlarda kitlesel bir parti haline gelmiş olan Almanya Birleşik Komünist Partisi, proletaryanın geniş tabakalarını kazanmak için, -tek tek bölgelerde yapılan çalışmalarla da kazanmak mümkün olduğu halde- “Açık mektup”u kullanmıştır. Hain işçi liderlerinin maskesini düşürmek için komünist parti, yoksullaşmanın ve sınıf çelişkilerinin arttığı bu dönemde, diğer proleter kitle örgütlerinden nerede durduklarını ortaya koymalarını talep etmiştir. Onlar, bir kuru ekmek için ve proletaryanın apaçık kötüleşen yaşam koşullarına karşı verilen mücadelede komünist partiyle birlikte yer almaya hazır olup olmadıklarını ve üzerinde nüfuz sahibi olduklarını söyledikleri şu güçlü örgütleri mücadeleye katmaya hazırlıklı olup olmadıklarını proletaryaya açıklamalıdırlar. (…)
34) Komünist parti, yeni eylemlerin ve mücadelelerin patlak vermesine yol açan bir politik ve ekonomik gerginlik döneminde, kitlelerin önderliğini ele geçirme çabasına girişiyorsa, bu durumda, özel bir talepler dizisinin ileri sürülmesinden vazgeçilebilir. Bunun yerine parti, bürokratik liderler karşı olsalar bile, sosyalist partilerin ve sendikaların üyelerine, herkesin anlayabileceği doğrudan çağrılarla, tümden çöküşe sürüklenmemek için, sefalet ve patronların artan baskısı sonucu zorunlu hale gelen mücadelelerden kaçınmama çağrısı yöneltebilir. (…)
Komünist partiler, şunları her gün göstererek kanıtlamalıdırlar: Mücadele etmeksizin işçi sınıfı, hiçbir zaman katlanılabilir bir yaşam standardını kazanmayı umut edemez; ve bu gerçeğe rağmen, eski örgütler bu mücadeleden kaçınmakta ve bunları önlemeye çalışmaktadırlar.
Fabrika ve sendikalardaki parti grupları, toplantılarda işçi kardeşlerine savaşın kaçınılmaz olduğunu tekrar tekrar anlatmalı; komünistlerin savaşmak ve özveride bulunmak için hazır olduklarını vurgulamalıdırlar. Çatışmaların ve hareketliliğin içinden çıkıp olgunlaşan örgütsel birlik, en önemli faktörlerden biridir.
Komünist partinin temel görevi, farklı mücadelelerin sahip oldukları ortak unsurları ortaya çıkarmak ve bunlara dikkat çekmektir. (…)
Eğer hareket, ya kendi gelişiminin iç dinamiği sonucunda ya da patronlar ve hükümet organlarının müdahalesinin bir sonucu olarak siyasal bir karaktere bürünürse, işçi sovyetlerinin kurulması mümkün ve gerekli olabilir. Böyle bir durumda komünistler, sovyet seçimleri için propaganda yürütmeye ve örgütsel hazırlıklar yapmaya başlamalıdırlar. Tüm parti organları, işçi sınıfının gerçek kurtuluşunun, ancak doğrudan doğruya mücadelenin içinden doğmuş olan sovyetler gibi örgütler aracılığıyla ve sendika bürokrasisi ile onun sosyalist partilerdeki yol arkadaşlarından bağımsız ve çetin bir mücadele ederek elde edilebileceği gerçeğini güçlü bir biçimde vurgulamalıdırlar.
35) Belirli bir örgütlenme düzeyine erişmiş olan komünist partiler, özellikle büyük kitle partileri haline gelmiş olanlar, geniş politik kampanyalar başlatmaya ve onları örgütsel önlemlerle desteklemeye her zaman hazır olmalıdırlar. (…)
Parti örgütleri, büyük ve orta ölçekli fabrikalardaki proleter kitlelerle yakın ilişki sürdürmedikçe, komünist parti, geniş ölçekli kitle eylemi ve gerçek devrimci kampanyalar yürütemeyecektir.
VI. Parti Basını
36) (…) Her komünist parti için öncelik, iyi ve mümkünse günlük bir merkezi gazetedir.
37) (…) Bizim gazetelerimiz, otoritelerini, proletaryayı ilgilendiren bütün toplumsal sorunlar karşısındaki uzlaşmaz tutumlarıyla kazanacaklardır. Gazetelerimiz, “halk”ın sansasyon ya da ha f eğlence isteğini tatmin etmeye çalışmamalıdır; küçük burjuva yazarların ve gazeteciliğin duayenlerinin eleştirilerine önem vermemeli ya da bu edebi çevrelere girmeye çalışmamalıdırlar.
38) Komünist bir gazete, en başta sömürülen ve militan işçilerin çıkarlarıyla ilgilenmelidir: Bu gazete, bizim en iyi propagandistimiz ve ajitatörümüz, proleter devrimin öncü savunucusu olmalıdır.
Gazetemiz, tüm parti üyelerinin değerli deneyimlerini bir araya getirmeyi ve bu deneyimleri çalışmanın ortak norm ve ilkeleri şeklinde yaymayı amaçlamalıdır; böylece komünist çalışma yöntemleri sürekli olarak gözden geçirilip düzeltilerek geliştirilebilir. (…)
39) (…) Komünistler, yalnızca gazetenin gayretli propagandacıları ve ajitatörleri olmakla kalmamalıdırlar; gazeteye her alanda yararlı katkılarda bulunmalıdırlar. Partinin fabrika grupları ya da hücreleri, işyerlerinde olan her şeyi, toplumsal veya ekonomik öneme sahip her olayı; ister bir iş kazası, fabrika toplantısı, çıraklara kötü muamele, ister fabrikanın mali raporu olsun, gazeteye mümkün olduğu kadar çabuk iletmelidir. Sendikalardaki parti grupları, sendika toplantılarında ve sendika sekreterliğinde alınan tüm önemli kararları, tedbirleri ve düşmanlarımızın uğraştıkları faaliyet türleri konusundaki her bilgiyi toplamalı ve bunları gazeteye göndermelidirler. (…)
Yazı kurulu, çalışan halkın yaşamı ve işçi örgütleri hakkındaki raporları özel bir dikkat ve hassasiyetle ele almalıdır. Bu raporlar, gazetenin çalışan halkın yaşamına yakın olduğunu göstermek için kısa makaleler halinde basılabilirler ya da komünist kirleri anlatmak için pratik örnekler olarak kullanılabilirler, ki bu komünizmin ilkelerini geniş işçi kitleleri tarafından anlaşılır kılmak için en iyi yoldur. (…)
40) Parti kampanyalarına katkıda bulunmak, militan bir komünist çalışmanın ayrılmaz bir parçasıdır. Partinin faaliyeti belirli bir kampanya üzerine odaklandığında, parti gazetesi kampanya için yalnızca politik başyazılarını kullanmakla kalmamalı; kampanyaya gerekli olduğu kadar çok yer ayırmalıdır. Editörler, kampanyaya destek için tüm kaynaklardan materyal sağlamalı ve gazetenin içeriğiyle biçimini bu materyalin en etkili şekilde sunulabileceği biçimde düzenlemelidir
VII. Parti Örgütlenmesinin Genel Yapısı
43) Parti örgütlenmesinin yaygınlaşmasında ve sağlamlaştırılmasında, herhangi bir geleneksel coğra kriterden daha çok, bölgenin ortaya koyduğu gerçek ekonomik ve siyasal yapı ile iletişim ağı göz önünde tutulmalıdır. Asıl olarak büyük şehirlerin ve büyük ölçekli sanayi merkezlerinin üzerinde durulmalıdır.
Yeni bir parti kurulurken, partinin güçleri sınırlı ve geniş ölçüde dağınık olduğu halde, parti örgütleri ağını derhal tüm ülkeye yaymaya girişme eğilimiyle sık sık karşılaşılır. Bunun sonucunda parti, üye kazanmakta daha yetersiz kalacaktır ve birkaç yıllık bir zaman içinde çok gelişmiş bir bürokratik sistem yaratmayı becerse de, ülkenin ana sanayi kentlerinin hiçbirinde sağlam bir temel inşa etmeyi bile başaramayacaktır. (…)
45) (…) Yerel parti organları içerisinde, üyeler, gündelik parti çalışması için çalışma gruplarına dağıtılmalıdır. Daha büyük örgütlerde, çalışma gruplarını çeşitli kolektif gruplar içerisinde birleştirmek amaca uygun olabilir. Genel olarak, bir ve aynı kolektif grup içinde, işyerinde ya da günlük yaşamlarında birbirleriyle en çok ilişkisi olan üyeler bir araya getirilmelidir. Kolektif grubun görevi, genel parti işlerini çalışma gruplarına paylaştırmak, sorumlulardan rapor almak, onların arasından üye adaylarını eğitmek vs.dir.
46) Parti bir bütün olarak, Komünist Enternasyonal’in önderliği altındadır. (…)
47) Partinin merkezi önderliği (merkez komite ile danışma konseyi ya da komitesi), parti kongresine ve Komünist Enternasyonal’in önderliğine karşı sorumludur. Hem dar olan önderlik, hem de geniş olan komite ve danışma konseyi genellikle parti kongresi tarafından seçilir, fakat eğer kongre uygun görürse, merkezi organa kendi üyeleri arasından, Politik ve Örgütsel Büro üyeleri arasından oluşturulan daha dar bir yönetici organ seçmesi için talimat verebilir. (…)
(…) merkez komitesine seçimler sırasında su yüzüne çıkan taktik sorunlardaki ciddi görüş ayrılıkları görmezlikten gelinmemeli, bastırılmamalıdır. Tam tersine bu farklı görüşlerin en iyi savunucularının merkez komitesinde temsili kolaylaştırılmalıdır. Bununla birlikte, daha dar olan önderlik organı, mümkün olduğunca aynı kirleri paylaşmalıdır, eğer partiye, güçlü ve güvenilir bir önderlik sağlayacaksa, yalnızca kendi otoritesine değil, aynı zamanda bir bütün olarak önderlikteki kesin ve sayıca güçlü çoğunluğa da güvenmelidir.
Partinin merkezi önderliğinin bu şekilde geniş bir yapıya sahip olması, legal kitle partilerine kısa zamanda ilk olarak şu olanağı sunacaktır: Merkez komitesinin çalışması için en iyi temellerin yaratılmasını; partinin üye kitlesinin, kendi MK’sine mutlak bir güven duymasını ve onunla olan ilişkilerinde sıkı disipline bağlı kalmasını sağlayacaktır. Bundan başka, parti, profesyonel parti çalışanlarında gelişebilecek her türden hastalığı ve zaafı, daha hızlı bir biçimde teşhis ve tedavi edebilecektir. (…)
48) Her yönetici parti komitesi, parti çalışmasını mümkün olduğunca verimli bir şekilde denetlemesini sağlayan etkili bir işbölümü örgütlemelidir. Özel yönetici organlar, birçok çalışma alanında gerekli olabilir (Propaganda, gazetelerin ve süreli yayınların dağıtımı, sendika çalışması, kadınlar arasında çalışma, Kızıl Yardım Çalışması, bilgilenme ve irtibat çalışması vb.). Her özel yönetici organ, ya merkezi yönetici organa ya da parti bölge komitesine bağlıdır. (…)
50) Yönetici parti organlarının talimatları ve kararları, ona bağlı örgütler ve her bir üye için bağlayıcıdır.
Yönetici organların, görevlerini savsaklayan veya haklarını kötüye kullanan yönetici yoldaşlara karşı önlem alma ödev ve sorumlulukları, biçimsel ve resmi olarak ancak kısmen belirlenebilir. Örneğin illegal partilerde, bu organların hesap verme sorumlulukları resmi olarak daha azdır, ama diğer parti üyelerinin görüşlerini dikkate alma, düzenli olarak bilgi almaya çalışma ve üzerinde iyice düşünüp, etra ıca tartıştıktan sonra karar alma ödevleri de o derece fazladır.
51) Kamuoyu önüne çıktıklarında parti üyeleri, her zaman militan bir örgütün disiplinli üyeleri olarak hareket etmek zorundadırlar. Eğer şu veya bu sorunda doğru eylem yöntemi üzerine anlaşmazlıklar varsa, bunlar herhangi bir açık faaliyete başlamadan önce, mümkün olduğunca parti örgütünde çözülmelidir ve üyeler, bundan sonra, alınmış karara bağlı olarak hareket etmelidir. Her parti kararının, tüm parti örgütleri ve parti üyeleri tarafından tam olarak uygulanması için, her bir meselenin tartışılmasına ve karara bağlanmasına, mümkün olan en çok sayıda parti üyesi katılmalıdır.
(…) Eğer örgütün veya yönetici parti organının kararı, diğer bazı üyelere göre yanlışsa, bu yoldaşlar, halkın önündeki konuşmalarında ya da davranışlarında şunu unutmamalıdırlar: ortak cephenin birliğini kırmak veya zayı atmak, en kötü disiplin ihlali ve devrimci mücadelede yapılabilecek en kötü hatadır.
Komünist partiyi ve özellikle Komünist Enternasyonal’i komünizmin tüm düşmanlarına karşı savunmak her parti üyesinin en önemli görevidir. Bunu unutan veya aleni olarak partiye ya da Komünist Enternasyonal’e saldıracak kadar ileriye giden herkese partinin bir düşmanı gözü ile bakılmalıdır. (…)
VIII. Legal ve İllegal Çalışmanın Birleştirilmesi
53) Her komünist partinin gündelik yaşamı, devrimci sürecin farklı aşamalarına bağlı olarak değişir. Bununla birlikte, aslında legal ya da illegal her parti aynı tür parti yapısını hedeflemelidir.
Parti, kendisini öyle örgütlemelidir ki, mücadelenin koşullarındaki değişikliklere hızla uyum sağlayabilsin.
(…) Parti örgütü için her şeyi, bir ayaklanmaya, sokak çatışmasına veya kitlelerin üzerlerindeki aşırı baskıya karşı geliştirdikleri kendiliğinden tepkiye bağlamak, çok büyük bir hata olacaktır. Komünistler her durumda devrim için hazırlanmalı ve savaşmaya daima hazır olmalıdırlar; çünkü çoğu zaman, hareketin ne zaman büyüyeceğini ve ne zaman bir durgunluk sürecinin yaşanacağını peşin olarak bilmek hemen hemen imkânsızdır. Ancak, çarpışmaları önceden tahmin etmek mümkün olduğunda bile, bunun alameti çok nadir olarak, parti örgütlerinde yapılması gerekli değişiklikler için zaman tanıyacak kadar erken gelir; çünkü durumdaki bu türden değişiklikler, genellikle çok çabuk ve çoğu zaman tamamen beklenmedik bir şekilde ortaya çıkarlar.
59) Komünist örgütçü, başlangıçtan itibaren, partinin her bir üyesinin, devrim zamanında militan örgütümüzün bir neferi olarak oynayacağı gelecek tarihsel rolü düşünmek zorundadır. Böylece örgütçü, işçileri gelecekteki konumlarına ve mücadeledeki rollerine en iyi uyan çekirdek gruba yerleştirecek ve onlara en uygun işi verecektir. İşin kendisi, yararlı ve bugünün mücadelesi için gerekli olmalı, pratikçi işçinin anlamadığı kuru bir talim olmamalıdır. Bu faaliyet, yarının nihai mücadelesinin önemli gereksinimleri için eğitimin bir parçasıdır.