“Programatik temelimiz tek bir ilkeye dayanmaktadır: İşçilerin ve ezilenlerin siyasi bağımsızlığının korunması. Sınıf uzlaşmasını teşvik etmek için yeni bir parti kurmuyoruz. Bir alternatif inşa etmek için kurduğumuz ittifaklar, emekçi halkın tüm kesimleri arasında birlik sağlamaya çalışıyor […] Partimiz egemen sınıfla ortak hükümetleri reddediyor […] Lula eski düşmanlarına teslim oldu ve mücadeleci tarihsel toplumsal temellerine sırtını döndü. Büyük finans kapitalin çıkarlarını savunan bir ajan haline geldi”. (PSOL Ulusal Programı, 1. Ulusal Toplantı’da oylandı, Haziran 2004).
“Vergi reformu için oy kullanacağım; hükümetin tüm gündemi için oy kullanacağım, […] bir bardak suda fırtına koparamazsınız.” (PSOL liderlerinden Federal Milletvekili Guilherme Boulos, Estúdio i programında, Globo News, Mayıs 2023).
PSOL’ün (Sosyalizm ve Özgürlük Partisi) kurucu eğilimlerinden biri olan CST (Sosyalist İşçi Akımı) partiden ayrılma kararı aldı. Ayrılmamızın nedeni PSOL’un işçi sınıfının siyasi bağımsızlığını kesin olarak reddetmiş olmasıdır. PSOL, Lula/Alckmin hükümetini desteklemek ve bankacıların, tarım ticaretinin, çokuluslu şirketlerin ve Savunma Bakanı José Múcio Monteiro (PTB), Turizm Bakanı Daniela do Waguinho ve diğer Bolsonaristler gibi aşırı sağ kesimlerin temsilcileriyle birlik oluşturmak için sosyalist programını yırtıp attı. PSOL, kendi Ulusal Yönetimi’nin kararı ve çoğunluk eğilimlerinin politikasıyla bakanlıklarda, Federal Meclis’te, hükümet başkan yardımcılığında ve geniş bir cepheye sahip eyalet (il) hükümetlerinde yer almaktadır. Lula/Alckmin hükümeti, Ulusal Kongre’de aşırı sağ partilerin oylarıyla bir mali “arcabouço” (Mali Çerçeve, mali politikanın yürütülmesinde uyulması gereken bir dizi önlem ve kural) oyladı ve bu hükümetin, Geçici Çerçeve’nin (PL490) savunucusu Tarım Bakanı Carlos Fávaro gibi bazı bakanları çevresel yıkımları destekliyor. PSOL geçmişte egemen sınıfla uzlaşma hükümetlerini reddederken, bugün onlarla bütünleşmekte ve onları desteklemektedir. CST her zaman savunduğumuz programla tutarlı olmaya devam etmektedir. PSOL’ü patronlarla uzlaşmayı teşvik etmek için değil, onlarla mücadele etmek için kurduk. Tam da bu nedenle bugün PSOL ile yollarımızı ayırıyoruz.
PSOL, bankacıları ve finans sistemini kayıran sert bir mali plan uygulayan Lula/Alckmin hükümetini desteklemekte ve güç vermektedir
Hükümetten beklentileri olan ve bizim tutumumuzu “çok aşırı” bulabilecek çok sayıda işçi ve genç olduğunu biliyoruz. Bu tartışmayı sürdürmek istiyoruz ve bunun için beklentileri gerçeklikle karşılaştırmamız gerekiyor.
Lula/Alckmin kamusal harcama tavanını kaldırma sözünü tutmayarak bunun yerine sağlık, eğitim ve daha fazlası için kaynakları sınırlayan Mali Bütçe’yi onayladı. Bu, bugün ulusal kaynakların çoğunu tüketen ve tüm sosyal alanlara zarar veren mali sermayenin borcunu ödemek üzerine kurulmuş bir ekonomi politikasının yönlendirdiği bir projedir.
Oldukça belirgin bir şekilde, bu Mali Bütçe’nin açıklayıcı memorandumu bir bankacının, yani Maliye Bakanlığı sekreteri Gabriel Galípolo’nun (Fator Bank’tan ve FIESP’in danışmanı) imzasını taşımaktadır. CUT ve CTB’nin çoğunluk liderleri, Mali Bütçe ile ilgili sorunun raportör tarafından yapılan değişiklikler olduğunu iddia etmektedir. Yasa koyucu raportörün projeyi daha da kötüleştirdiği bir gerçek, ancak bu bir kemer sıkma planı olarak doğan “orijinal çerçeveyi” silmiyor. Bütçede öngörülen ödeme mekanizmaları Lula’nın 100. gün konuşmasında ve Maliye Bakanlığı’nın IMF ve Dünya Bankası’na gönderdiği bir mektupta yer bulmuştu. Projenin kötüleşmesi, projenin raportörünü atayan ve parlamento değişiklikleri için hala 3 milyar Brezilya reali alan “centrão” (çeşitli partilere mensup ve merkez sağ politikalara yanıt veren milletvekilleri) ile yapılan yönetilebilirlik anlaşması nedeniyle meydana geldi.
Hükümet, Arthur Lira’nın (Temsilciler Meclisi Başkanı) “emperyal gücünü” azaltmak ve kampanyada söz verdiği gibi “gizli bütçe” ile hesaplaşmak bir yana, Lira’yı destekledi ve yapısal reformların yayınlanmasını sürdürdü. Bu figürler mevcut hükümet ile çalışmayı kabul ettiler, öyle ki PT (İşçi Partisi) ve Fernando Haddad (Maliye Bakanı) bu kucaklaşmayı kutladılar. Bovespa (Sao Paulo Borsası), Febraban (Brezilya Bankalar Federasyonu) ve çokuluslu şirketler memnun. Emperyalist yağmanın organları olan IMF ve Dünya Bankası alkış tutuyor. Bolsonaro bile Lula/Alckmin Mali Bütçesini destekledi. Ne yazık ki PSOL, bu kemer sıkma planını uygulayan, bankalara, finans sistemine, büyük şirketlere ve emperyalist çokuluslu şirketlere çıkar sağlayan ekonomi politikasını sürdüren hükümetin bir parçası oldu.
Hükümetle olan bağlantı Mali Bütçe’ye karşı mücadeleyi engelledi
Lula/Alckmin hükümeti CUT, CTB, MST, MTST ve UNE liderlerinin desteğine sahip. Mali Bütçe’ye karşı herhangi bir ulusal protesto yapılmadı. Çünkü onlar da hükümetin bir parçası. Halk Mücadeleleri Genel Kurulu, Sendika Merkezleri Forumu’nun genişletilmiş toplantısı, UNE’nin CONEG’i ve benzerleri yapılmadı. Sendika merkezlerinde sunulan “yönelim revizyonu” tezinin felç edici olduğu ortaya çıktı. Sendikal liderlerin çoğunluğu düzenlenen birkaç protestoyu boykot etti.
Aynı sorun, parlamentodaki ağırlığını bu saldırıya karşı mücadelenin hizmetine sunmayan PSOL’de de kendini gösterdi. PSOL’ün REDE (mevcut hükümetin Çevre Bakanı Marina Silva’nın partisi, Sürdürülebilirlik Ağı) ile birlikte izlediği çizgi, orijinal bütçe tasarısını iyileştirmek için “değişiklikler” önermekti. Ancak raportör kendi önerilerini ekledikten ve değişiklikleri reddettikten sonra PSOL tasarıya karşı oy kullandı, fakat seferberlik için bastırmadı. Mali Bütçe’ye aleyhte oy vererek PSOL, solcu olduğunu iddia edenler için sadece asgari yükümlülüğünü yerine getirmiştir. Ancak PSOL’ün verdiği red oyunu, patronlarla kurulan geniş cepheye gerekçelendirme ihtiyacı duyması dikkat çekicidir. Tüm bunlar, hükümetle birlikte çalışma şansını ve 2024 koalisyonlarında yer edinme olasılığını kaybetmemek içindir. Mali Bütçe’ye karşı çıkmak ve işçi sınıfının hedeflerini hayata geçirerek güvence altına almak için kendimizi Lula/Alckmin hükümetinden kurtarmalıyız.
Lula/Alckmin hükümeti kırsal kesimde tarım ticaretini ve çokuluslu şirketleri destekliyor
Mali Bütçe’nin onaylanmasının ardından diğer saldırıları geçirmek için de hevesliydiler. Meclis ve Senato’daki Lula/Alckmin hükümeti liderlerinin desteğiyle, Bakanlar Rui Costa ve Alexandre Padilha aşağıdaki hususlarda anlaştılar: a) Yerli halklara saldıran “Geçici Çerçeve’deki” olağanüstü hal rejiminin görüşülmesinde hükümet oylamasının iptal edilmesi; b) PSOL’den Sonia Guajajara’nın başında bulunduğu ve toprak sınırlandırma ayrıcalığını kaybedebilecek olan Yerli Halklar Bakanlığı’nın kaderine terk edilmesi; c) Kırsal Çevre Kurulu, Su Ajansı ve Su Kaynakları Sistemi’nin Çevre Bakanlığı’ndan geri çekilmesi. Bu da MDB’den milletvekili Isnaldo Bulhões’in raportörü tarafından toprak sahipleri, sığır çiftçileri, madencilik ve tomrukçuluk şirketleri lehine organize edilmiştir. Bu önlemlerden bazıları geri alınabilir olsa da, hükümetin bunları kabul ettiği bir gerçektir. Daha önce köylü ve çevre hareketleri, tarım ticaretine ve bu ürünleri üreten ABD’li, Avrupalı ve Çinli şirketlere fayda sağlayan zehirli tarım kimyasallarının dizginlenmeden kullanılmasını eleştirmişti. Tarım Bakanı ve soya üreticisi Carlos Fávaro’nun (Sosyal Demokrat Parti’den) sorumluluğu altında 100’den fazla zehirli tarım kimyasalı salınımı gerçekleşti. Bu durum, MST (Topraksızlar Hareketi) ve FNL’nin toprak işgallerini kriminalize etmek için ICC’yi (Uluslararası Ticaret Odası) kullanmak isteyen topraksızların düşmanlarını güçlendiriyor. Ve şu anda Lula/Alckmin hükümetinin kendisi de Amapá eyaletindeki petrol sömürüsü konusunda fikrini değiştirmeyi düşünüyor. PSOL-REDE ittifakı ise tüm bunları ilk elden biliyordu.
Bu anlaşmalar konusunda sessiz kalmak ve bunları zamanında kınamamak ciddi bir sorundur. Durum şudur: Sol bir parti kapitalist bir hükümete girdiğinde; o hükümeti değiştirmez ya da sola çekmez. Aksine, kapitalist düzeni ve patronlarla ittifakı meşrulaştıran bir parti haline gelir. “Saraylarla” ittifak PSOL’ün politikasını ve eylemlerini koşullandırıyor. Bu süreç Temsilciler Meclisi’nde “Geçici Çerçeve’nin” onaylanmasına yol açtı.
Lula/Alckmin hükümeti aşırı sağ ile derinlikli bir mücadele yürütmemektedir.
Ekonomik ve sosyoekolojik saldırılar mevcut hükümetin sınıfsal karakterini gösteriyor. Bunlar Lula/Alckmin hükümetinin emperyalist ve çokuluslu planlara boyun eğdiğini ortaya koymaktadır. PSOL sıralarından ya da onun başlıca eğilimlerinden hiçbir ses hükümetin ve Meclis’in başkan yardımcılığının krizden çıkış planını savunmuyor. PSOL başkanı ve milletvekili Boulos, PSOL’un tabana ait olduğunu bir kez daha teyit etti. Ancak PSOL’ün hükümete katılımını da “Bolsonarizm ile hesaplaşma” ihtiyacı ile gerekçelendiriyorlar. Biz buna katılmıyoruz. Birçok işçi ve genç bu teze gerçekten inandığı için bu konuya daha yakından bakalım.
Lula/Alckmin hükümeti gücünü aşırı sağa karşı kitlesel seferberlik çağrısı yapmak için kullanmadı. STF’nin (Brezilya Federal Yüksek Mahkemesi) gerici yargıçlarının aşırı sağla sonuna kadar mücadele edeceğine inanmamızı isteyerek, sorunları kurumsal kanallardan ele aldılar.
Jair Bolsonaro ve General Augusto Heleno (Devlet Bakanı, Bolsonaro’nun Kurumsal Güvenlik Kabinesi Başkanı) hala serbest. Mal varlıklarına el konulanlar arasında Bolsonarocu büyük patronlar yok. Darbecileri 8 Ocak’ta koruyan GSI (Kurumsal Güvenlik Kabinesi) kapatılacağına, sadece birkaç görevden alma gerçekleşti. Ordu Yüksek Komutanlığı’na göre, General Heleno, GSI’ye komuta etmeye geri döndü.
Aşırı sağı yenmek için patronlarla kurulan geniş cepheye katılma tezi yanlıştır çünkü Lula/Alckmin hükümeti onları ezmek niyetinde değil, en fazla onları izole etmek ve onlarla müzakere etmek, uzlaşma ve anlaşmalar aramak niyetindedir. Geniş cephe, sınıf düşmanlarımızla işbirliği içinde bir hükümet yönetiyor ve bu muhafazakar yönetimin içinde aşırı sağın bir kesimi içerilmektedir. Mantıksal olarak, Lula/Alckmin hükümetine yönelik Bolsonarocu bir saldırı karşısında, CST olarak 8 Ocak’ta yaptığımız gibi, hükümete siyasi destek vermeden ya da bağımsızlığımızı kaybetmeden onu savunacağız. Geniş cephe hükümeti tarafından savunulan politikanın aksine, Silahlı Kuvvetlerin neofaşist liderliğinin affına karşı, 8 Ocak’ta Bolsonaro ve darbecilerin tutuklanması için sokak eylemleri yoluna geri dönmenin elzem olduğuna inanıyoruz. Bolsonaroculuğu ezmek ve tarihin çöplüğüne atmak için ancak bu şekilde mücadele edebiliriz.
PSOL, 2003 yılında Lula ve PT’nin mali kemer sıkma planına karşı verilen mücadeleden doğmuştu
PSOL böyle bir hükümet karşısında bocalamazdı. Bu zaten üçüncü Lula hükümeti ve beşinci PT hükümeti. PSOL’ü 2004 yılında kurduk, o zamandan bu yana 19 yıl geçti. Fernando Henrique Cardoso’nun (Sosyal Demokrat Parti) Real Plan’da ifadesini bulan emperyalizm yanlısı ekonomi politikasının sürdürülmesine karşı mücadele ettiğimiz, IMF ve Dünya Bankası’nın hedeflenen sosyal politikalarını kabul etmediğimiz ve kamu çalışanlarına saldıran emeklilik reformuna karşı oy kullandığımız için PT’den ihraç edildik. CST lideri ve o dönemde PT federal milletvekili olan yoldaşımız Babá, Luciana Genro ve Senatör Heloísa Helena (o dönemde PT senatörü) ile birlikte kamu çalışanlarının emekli maaşlarının özelleştirilmesi için oy kullanmayı reddetti ve Federal Kamu Hizmeti grevini destekledi. O dönemde “PT’nin radikalleşenleri” olarak tanındılar ve böylece PSOL’un kuruluşunu tetiklediler.
Hükümetin arzularını ifade eden Lula, muhalif Geddel’i (Brezilya Demokratik Hareket Partisi milletvekili) “radikalleşmiş Babá” ile “değiştirmek” istediğini belirtmişti. Zira hükümetine yönelik ilk eleştirilerden biri milletvekili Babá’nın, Bakan Palocci’ye bir doktor olarak bile güvenmediğini, zira “onun mali planının ülkeyi idrar yolu enfeksiyonuna sokacağını” söylemesiydi. Bu, Babá ve CST’nin bugüne kadar sürdürdüğü PSOL’ün kurucu politikasıydı. PSOL’ün kendini yasal bir parti olarak ilan etme kampanyası, gerekli olan resmi üyeliklerin yüzde 40’ını garanti altına alan bizim militan güçlerimize yaslanılarak gerçekleştirildi; bu kampanya, yakın zamanda vefat eden yoldaşımız Silvia Santos Pestaña ve PSOL’den Mariza Santos gibi önderliğimizin önde gelen üyeleri tarafından organize edildi.
PSOL, yüksek faiz oranları, faiz dışı fazla, “Merkez Bankası’nın özerkliği”, GDO’ların serbest bırakılması, Sarney-Jader Barbalho-Benedito Lira ile yapılan anlaşmalar ve burjuva rejiminin yozlaşmış mekanizmaları gibi uygulamalara karşı mücadele ederek doğdu. PSOL bütçe kesintilerine, orman kanununun yok edilmesine ve Belo Monte Barajı’na karşı mücadele etti. Jirau/Santo Antônio’daki grevcilere yönelik baskılara, Maré’deki (Rio de Janeiro’nun yerli topluluğu) askerî işgallere, terörle mücadele yasasına karşı mücadele ettik ve Dilma/Levy kemer sıkma önlemlerini teşhir ettik. Haziran 2013 günlerindeki baskıyı kabul etmedik. PT’nin PL, PP, IURD, tarım ticareti ve MDB ile ve Sérgio Cabral, Eduardo Cunha ya da Michel Temer ile yaptığı anlaşmalar, Dilma’ya karşı görevden almayı gerçekleştiren ve PT’nin eski müttefikleri olan sağ ve aşırı sağ kesimleri güçlendirdi. PT hükümetlerinde emperyalizmle ittifak halinde Haiti’nin işgaline ortak olan Brezilya ordusu gibi birçok kurum, Bolsonaro hükümetinin bir parçası oldu. Lula ve PT, işçi sınıfı için demobilizasyon ve yenilgiler üreten, sağ ve aşırı sağın lehine olan sınıf işbirliği stratejisiyle aynı hataları tekrarlıyor. PSOL’ün kuruluş projesi, militanlardan, taban komitelerinden ve demokratik kongrelerden oluşan bir parti olarak ifade edilmişti ki, bu giderek terk ediliyor.
PSOL, hükümete girerek bağımsızlığından kesin olarak vazgeçmiştir
PSOL içinde düşüncesizce hareket ettiğimizi söyleyen kesimler olacaktır. Ancak işçi sınıfı için müzakere edilemez ilkeler söz konusudur. PSOL’deki mücadele uzun süredir devam ediyor ve CST her zaman PSOL’ün içinde sınıf bağımsızlığını savundu. Son bir buçuk yılda PSOL’ün Lula/Alckmin geniş cephesinin bir parçası olmaması için mücadele ettik. CST’nin ulusal koordinatörü, PSOL’ün kurucularından, 8M’in, işçi ve halk mücadelelerinin militanı olan yoldaşımız Rosi Messias, bu kararımızı tüm parti forumlarında sistematik olarak sundu, hatta geniş cepheye katılmayı protesto etmek için PSOL’ün Ulusal Yönetim’indeki görevini devretti. Aralık ve Nisan 2023 yönetim kurulu toplantılarında PSOL’ün bakanlıklar üzerinden Lula/Alckmin hükümetine girmesine ve eyalet hükümetleriyle bütünleşmesine karşı çıktık. Ancak ne yazık ki partinin yeni profili geniş cephede ve Lula/Alckmin hükümetinde konsolide oldu.
PSOL içinde hala solda olan, sosyalist olduğunu iddia eden değerli yoldaşlar olduğunu biliyoruz. Ancak PSOL’ün bakanlıklara girmesi tüm bileşenlerin tartışmadığı bir konuydu ve hala da öyle. Hükümetin devrilmesini ve PSOL’ün sınıf işbirlikçi pozisyonlarının değişmesini talep eden bir blok yok. Ve ne yazık ki, PSOL içi tüm büyük güçler, 2024 müzakerelerinde geniş cephe tarafında yer alıyor (Eduardo Paes, Barbalho, PSD, MDB ve União Brasil’i içeren bir geniş cephe). Bu politika, belediye başkanlığının, Vali Helder Barbalho’nun “ortağı” olduğu PSOL tarafından yönetilen başkent Belém do Pará’da halihazırda uygulanmaktadır.
Yaklaşan parti kongresi çoğunluk sahtekarlığını yasallaştırıyor ve demokratik tartışmayı engelliyor. Ülke genelindeki tartışma oturumlarının tek bir ay içinde yapılacak olması gerçek bir düşünme sürecini önlüyor. Bu genel kurullarda üyeler siyasi tartışmalara katılmayacak ve sadece oylama zamanı geldiğinde kurullara dahil olabilecekler. Oylama sırasında herhangi bir parti kimliği belgesi istenmeyecek. PSOL’ü oluşturan geniş cephenin eyalet hükümetleri tarafından desteklenen büyük bağlantıları, tüm bu sürece nüfuz ediyor.
Bu senaryo altında (burjuvazinin sınıf egemenliğinin organı olan merkezi hükümete entegrasyon) artık gerçek bir iç mücadele olanağının kalmadığı görülmektedir. PSOL, Lula/Alckmin’in kapitalist hükümetine katılarak ve onu destekleyerek kaderini geri dönülmez bir şekilde mühürlemiştir. Bu durum kurumsallaşma, sınıf mücadelesine odaklanmadan bir milletvekilleri ve danışmanlar partisi olma şeklinde kristalleşmektedir. PSOL’ü parlamenter mantığa, devasa ve milyonlarca dolarlık parti fonunun ağırlığına ve ücretli seçim memurlarına boyun eğdirdiler. Mevcut PSOL’ün vekil çıkarmaya devam edeceğini biliyoruz, ancak bağımsız solun bir aracı olarak kuruluşunda oynadığı rolü bir daha asla oynayamayacak.
Mücadele devam ediyor! Patronlardan bağımsız sosyalist bir sol için mücadeleye ve kavgaya devam!
Bağımsız, sosyalist ve devrimci bir örgüt olarak CST (Sosyalist İşçi Akımı), bu projeyi onaylamamaktadır. Egemenlere bağlı bu tür bir büyüme ve patronlarla ittifaklar tarafından kandırılmaya izin vermeyeceğiz.
Mali kemer sıkma politikalarına ve Geçici Çerçeve’ye karşı, ekonomik ve sosyal haklarımız için ve aşırı sağa karşı mücadelelerimizi büyütmek için işçi sınıfının, gençlerin, kadınların, siyahların, çevre mücadelelerinin, lgbtqia+’ların, yerli halkların ve tüm sömürülen ve ezilenlerin ücret ve diğer mücadeleleri için grevlerde ve şu anda gerçekleşen ve desteğe ihtiyaç duyan eğitim sektörü grevlerinde olduğu gibi, mücadelelerde birliği teşvik etmeye devam edeceğiz.
CST, Mali Bütçe’yi (Arcabouço) ve Geçici Çerçeve’yi durdurmak, eğitim emekçilerinin, işçilerin ve halkın gündemlerini desteklemek isteyenleri birleştiren geniş bir eylem birliği önermeye devam edecektir. CUT, CTB, UNE, MST, MTST, Frente Popular Povo Sem Medo ve BrasilPopular’dan bildiriler, toplantılar, vardiya ertelemeleri ve grevlerle bir mücadele günü düzenlemesini talep ediyoruz. İşçi sınıfı ve halk kesimleri için yeni bir demokratik ve mücadeleci önderlik arayışıyla solun, sendikaların ve mücadeleci hareketlerin Lula/Alckmin hükümetinden, valilerden ve belediye başkanlarından bağımsızlığı için mücadele etmeye yürüyüşlerde, fabrikalarda, sendika ve öğrenci kongrelerinde devam edeceğiz.
CSP-CONLUTAS sendika önderlerimiz Diego Vitello (Metroviário – Sao Paulo SP’den demiryolu işçisi) ve Adriano Dias’ın (Correios RJ) şu anda SINTUFF, SINTSEP-PA, SINDTIFES, Asseio, SEPE, Apeoesp, Sind-UTE, SINDIFES, CPERS, bankacılar, yol işçileri ve diğer sektörlerde mücadele eden diğer tüm Union Combat liderleriyle birlikte verdikleri mücadele budur. UNE önderimiz Cindy Ishida’nın ve Vamos à Luta’nın tüm devrimci gençlerinin üniversiteler ve okullar bazında yaptıkları da budur.
PSOL’ün artık terk edilmiş olan kurucu bayraklarını savunmaya devam edeceğiz; burjuva hükümetlerine karşı ve işçi sınıfının siyasi bağımsızlığı için mücadele etmeye devam edeceğiz. Sınıf bilinçli ve tutarlı bir sol programı güçlendirmek ve genişletmek için, CST ve SEPE-RJ önderi yoldaşımız Bárbara Sinedino’nun Rio do Janeiro’daki mücadelelerde savunduğu ve son Senato kampanyasında savunduğu önerilerde olduğu gibi mücadele edeceğiz. İş insanları, bankacılar, kapitalist siyasetin eski tilkileriyle geniş bir cephe yerine, mücadelelerde ve 2024 seçimlerinde birlikte hareket etmek için Lula/Alckmin liderliğindeki sınıf uzlaşması hükümetinin parçası olmayanlarla bir Sol ve Sosyalist Cephe inşa edilmesi gerektiğini savunuyoruz. Yoldaşımız Babá’nın görev yaptığı dönemde parlamentoda yaptığımız gibi, sosyalist solun vekillerini mücadeleler ve sınıf için destek noktaları olarak savunmaya devam ediyoruz. Her türlü sekter çabadan uzak durarak, İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE) ile birlikte Brezilya’daki ve dünyadaki devrimcileri birleştirmeye çalışmaya devam edeceğiz. Sosyalist bir Brezilya, sosyalist bir Latin Amerika ve sosyalist bir dünya için patronların olmadığı bir işçi hükümeti için mücadele edeceğiz. Sizi görüşlerimizi tartışmaya ve burada ortaya koyduğumuz sosyalist ve devrimci öneri hakkında konuşmaya, CST’nin toplantılarına ve genel kurullarına katılmaya, gazetemizi duyurmaya, örgütümüzün finansmanına yardımcı olmaya ve bizimle birlikte bağımsız solun bu siyasi örgütünü inşa etmeye davet ediyoruz.