Aşağıda okuyucularımızla, Alman filozof G. W. F. Hegel’in doğumunun 250. yılının anısına, Vladimir İ. Lenin’in Hegel çalışmalarından bir seçki paylaşıyoruz.
İlk iki paragrafın yazım tarihi Eylül-Aralık 1914’tür ve ilk kez 1929’da yayımlanmıştır. Seçkinin geri kalanı 1915’te yazılmıştır ve ilk kez 1930’da yayımlanmıştır.
Kaynak: Vladimir İ. Lenin, Din ve Devrim, Agora Kitaplığı, Çeviri: Ferit Burak Aydar, Nisan 2016, syf. 151-154.
***
Hegel’in “Mantık Bilimi” kitabının özeti
[…] Kant’ın aksine, Hegel özünde tamamen haklıdır. Somuttan soyuta ilerleyen düşünce – doğru olduğu taktirde [NB] (Kant ise tüm filozoflar gibi doğru düşünceden bahseder) hakikatten uzaklaşmaz, bilakis hakikate yaklaşır. Madde soyutlaması, bir doğa yasası soyutlaması, değer soyutlaması, vb., kısacası her türlü bilimsel (doğru ve ciddi, yani saçma olmayan) soyutlama doğayı daha derinden, hakiki bir şekilde ve eksiksiz yansıtır. Canlı algıdan soyut düşünceye ve bundan pratiğe, işte hakikat bilişinin, nesnel gerçeklik bilişinin diyalektik yolu budur. Kant tam da imana yer açmak için bilgiyi küçümser; Hegel bilgiyi yüceltir, bilginin Tanrı bilgisi olduğunu iddia eder; materyalist ise madde bilgisini, doğa bilgisini yüceltir, Tanrı’yı da Tanrı’yı savunan felsefi süprüntüyü de çöp sepetine fırlatır. […]
“Mutlak İdea” üzerine olan bölümde Tanrı hakkında neredeyse tek bir kelime edilmiyor olması kayda değer (‘ilahi’ bir ‘mefhum’un kazara sürçüp geldiği çok nadirdir) ve bunun haricinde (buna dikkat!) özel olarak idealist olan hiçbir şey yok, aksine ana konusu diyalektik yöntem. Hegel’in mantığının dönüp dolaşıp vardığı yer, son sözü ve özü diyalektik yöntemdir; bu son derece kayda değer. Ve bir şey daha: Hegel’in en idealist eserlerinden biri olan burada idealizm asgari, materyalizm azami düzeydedir. ‘Çelişkili’, ama gerçek bu!
***
Hegel’in “Felsefe Tarihi Dersleri’nin” özeti
[…] Ağzındaki baklayı çıkardı: “İskender’in” (Makedonya İskender, Aristoteles’in çömezi) “bir tanrı mertebesine yükseltilmesi … şaşırtıcı değil … Tanrı ile insan hiç de öyle apayrı varlıklar değildir…” (305) [(sadece tersine çevir) aynen öyle!]
Hegel, Aristoteles’in idealizmini onun tanrı fikrinde algılar. (326) (Elbette, bu idealizmdir, ama Platon’un idealizminden daha nesnel ve daha uzak, daha geneldir, dolayısıyla doğa felsefesinde daha sık olarak = materyalizmdir.)) [Platon’un ‘idea’larının Aristoteles’teki eleştirisini Hegel tam anlamıyla karman çorman etmiştir.]
Platon’un ‘ideaları’na Aristoteles’in yönelttiği eleştiri genel anlamda idealizm olarak idealizm eleştiridir; zira kavramların, soyutlamaların türetildiği yerden, aynı zamanda ‘yasa’ ve ‘zorunluluk’ vb. de çıkar. İdealist Hegel; Aristoteles’in (Platon’un idealar kavramını eleştirisinde) idealizmin temeline kertik koymasıyla yüzleşmekten ödlekçe kaçmıştır. [N.B.]
Bir idealist bir başka idealistin idealizminin temellerini eleştirdiğinde, bundan kazançlı çıkan her zaman materyalizmdir. Krş. Platon’a karşı Aristoteles ve Kant’a karşı Hegel, vb. [N.B.]
“Leukippos ve Platon devinimin ezelden beri var olduğunu söylerler, ama bu iddiaya hiçbir gerekçe sunmazlar” (Aristoteles, Metafizik, XII, 6 ve 7) s. 328.
Böylece Aristoteles materyalist Leukippos ve idealist Platon’un karşısınaa acınacak bir hareketle tanrıyı çıkarır. Burada Aristoteles eklektik davranır. Ama Hegel gizemcilik adına bu zaafın üstünü örter!
Diyalektiğin destekçisi olan Hegel maddeden devinime, maddeden bilince diyalektik geçişi, özellikle de ikincisini anlayamaz. Marx bu gizemcinin hatasını (yoksa zaafı mı demeli?) düzeltmiştir.
Sadece maddeden bilince geçiş değil, duyumdan düşünceye, vb. geçiş de diyalektiktir. [N.B.]
Diyalektik geçiş ile diyalektik olmayan geçiş arasındaki fark nedir? Sıçrama. Çelişki. Tedriciliğin kesintiye uğraması. Varlık ile varlık-olmayanın birliği (özdeşliği).