Ukrayna işgali ve küresel ekonomik kriz

İlk defa İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal’in Correspondencia Internacional (Uluslararası Haberleşme) isimli dergisinin Mart 2022 tarihli 49. sayısında yayımlanmıştır.

Yazar: José Castillo

Çeviri: Ömer Sevi

José Castillo, İUB-DE’nin Arjantin seksiyonu Sosyalist Sol’un (IS) önderlerinden akademisyen ve ekonomist. Sol Ekonomistler (EDI), Eleştirel Ekonomi Derneği ve Latin Amerika Politik Ekonomi ve Eleştirel Düşünce Derneği (SEPLA) üyesidir. Onlarca makalenin yazarı Castillo’nun kaleme aldığı birkaç kitap şöyledir: Machiavelli’yi OkumakDış Borç: Sömürgeleştirme, Sefalet ve YolsuzlukRus Devrimi’nden 90. Yıl Sonra (İUB-DE üyeleri Mercedes Petit ve Miguel Lamas ile birlikte), Ekonominin Temelleri

***

Dünya ekonomisi 2007-2008’de patlak veren akut krizden hiçbir zaman çıkmadı. Bazı ülkelerde kısmi toparlanmaların ötesinde sanal bir durgunluk durumuna girildi. Ardından salgın geldi ve 2020’de yeni ve çok şiddetli bir durgunluk yarattı. Kapitalist-emperyalist ekonomi girdiği bu çukurdan çıkmayı başaramadan, şimdi üç yönden birden etkili olan Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin sonuçlarını yaşıyoruz.

Birincisi, gaz ve petrol fiyatlarındaki artış. Rusya, Avrupa’nın tükettiği gazın önemli bir bölümünü sağlıyor ve petrol üretiminde en büyük küresel oyunculardan biri. Bu nedenle enerji fiyatlarında astronomik bir artış oldu (petrol zaten 140 dolar seviyesinde ve savaş devam ederse 200’e ulaşabilir). Bunun benzin ve kamu hizmetleri fiyatlarının artışı gibi doğrudan sonuçları var (İspanyol Devleti’nde bu fiyatlarda daha şimdiden %500’lük bir artış var). Ancak aynı zamanda, maliyetlerdeki ve dolayısıyla dünya genelinde enflasyondaki genel artış gibi doğrudan olmayan sonuçları da var. Bu durum, Rus işgalinden önce fiyat endeksinin 1982’den bu yana en yüksek olan %7,9’luk yıllık rekora ulaştığı ABD’de özellikle ciddi bir tablo çiziyor.

İkinci mesele gıda fiyatları. Rusya ve Ukrayna, dünyanın önde gelen buğday, mısır ve ayçiçeği üreticileri arasında. Un, ekmek ve yemeklik yağ bu savaşın başlıca kurbanları arasında. Özellikle en yoksul ülkelerde milyarlarca insanı açlığa sürükleme riskini barındıracak şekilde gıda fiyatlarında büyük bir artış görüyoruz. Unutmayalım ki en son 2010 yılında yaşanan ekmek fiyatlarındaki büyük artış Arap Devrimleri’nin patlak vermesinin sebeplerinden biriydi.

Üçüncü ve son olarak ortada bir finansal sorun var. Gezegen boyunca spekülatif değer arayan trilyonlarca dolar dönüyor. Bu yeni değil, neredeyse yarım yüzyıldır emperyalist kapitalizmi girdap gibi çeken dünya ekonomisinin kronik krizinin bir etkisi. Ancak 2007’deki akut krizden sonra ve bir kez daha pandemiden sonra ABD ve Avrupa Birliği, IMF veya Avrupa Merkez Bankası gibi kurumları aracılığıyla bankalarını ve büyük şirketlerini kurtarmak için trilyonlarca dolar değerindeki parayı dolaşıma soktu. Dünya çeşitli para birimleri, tahviller, hisse senetleri ve batık kredilerle dolu. Her şey aşırı değerlenmiş vaziyette ve bu, her an patlayabilecek devasa bir spekülatif balon yaratıyor. Bu senaryoda, özellikle Rus banka işlemlerinin durdurulması, Rusya’da faaliyet gösteren ulusötesi şirketlerin faaliyetlerinin askıya alınması, rublenin devalüasyonu, Putin hükümeti tarafından paranın döviz bankalarından çekilemeyeceğine dair yapılan dayatma ve Rusya’nın borçları üzerindeki sanal temerrüt balonun patlamasını gündeme getiriyor. Buna, Rus menşeili uzun bir ürün listesinin ithalatının yasaklanmasını da eklemeli. Rusya ve diğer ülkeler arasında (özellikle Avrupa’ya gaz satışı alanında) hala ticaret olmasına rağmen, tüm bu önlemler ulusötesi şirketler, bankalar ve tüm emperyalist ülkelerden mali spekülatörler için büyük kayıplara neden oluyor. 1998’de Rus borç temerrüdü meselesinde görüldüğü üzere, bu sürecin sonuçlarının tahmin edilmesi kolay değil.

Kapitalistler ve emperyalizm bir kez daha krizin bedelini dünyanın işçilerine ve ezilen halklarına ödetmeye çalışacaklar. Bunu, yeni ve daha sert kemer sıkma planları ve doğal kaynaklar ile zenginliklerin daha fazla yağmalanmasıyla yapmaya çalışacaklar. Biz devrimci sosyalistler, bu ajandaya karşı her türlü direnişi destekliyoruz ve destekleyeceğiz ve buradan bir kez daha, krizin işçiler tarafından değil, kapitalistler ve emperyalizm tarafından ödenmesini öneriyoruz.