1970’li yıllardan itibaren Morenist Troçkist hareketin tarihsel önderlerinden ve halen İşçilerin Uluslararası Birliği-Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE) Arjantin partisi Sosyalist Sol’un liderlerinden Mercedes Petit’in bu yazısı ilk kez Nisan 2024’te, partinin yayın organı El Socialista’nın 579 ve 580. sayılarında yayımlanmıştır.
Çeviri: Atakan Çiftçi
***
Günümüzde pek çok ülkede büyük veya küçük Troçkist partiler ve gruplar bulunuyor. Aynı zamanda, Putin tarafından zulme uğrayan Rus Boris Kagarlitski veya dış borçların ödenmesine karşı mücadele eden Fransız Eric Toussaint gibi liderler veya entelektüeller Lev Troçki’nin politik mirasını sahipleniyor. Bununla birlikte, bir dünya örgütü olarak inşası tamamlanmış bir Dördüncü Enternasyonal henüz mevcut değil ve bu, tamamlanmayı bekleyen bir görev olarak önümüzde duruyor.
Dördüncü Enternasyonal, Lev Troçki tarafından 1938 yılında, SSCB’de ve Üçüncü Enternasyonal’de Stalin’in hâkim olduğu reformist ve baskıcı bürokratik güçlü aygıt karşısında, son derece zayıf koşullarda kuruldu. Ekim 1917’de Troçki, Lenin ile birlikte Bolşevik Partisi’nin ve sovyetlerin Rusya’daki devrimci ve sosyalist zaferine öncülük etti. Bürokrasinin yükselişine karşı Lenin’le başlattıkları mücadeleyi Troçki, 1924’te Lenin’in ölümünden sonra da sürdürdü. Ancak bu mücadeleyi Stalin kazandı ve başta Troçki olmak üzere tüm muhalefeti tasfiye etti. Troçki’yi Meksika’da 1940’ta düzenlenen bir suikastle öldürttü. Troçki’nin liderliği olmadan, Dördüncü Enternasyonal’deki zayıflık, ayrışmalar ve krizler derinleşti.
Nahuel Moreno, 1951’den itibaren bölünmeye ve dağılmaya başlayan bu geniş örgütler ve liderler spektrumunu “Troçkist hareket” olarak adlandırıyordu. Bu Troçkist hareket içerisinde Moreno politik-programatik, metodolojik, örgütsel ve hatta ahlaki (1) açılardan kendi ayırt edici kişiliğini kazanan bir akım inşa etti. 1987’deki ölümünden sonra da bu akım devam etti.
“Morenizm”
Morenist Troçkizmi ana hatlarıyla nasıl özetleyebiliriz? Kurucu önderimizin Dördüncü Enternasyonal’in inşasını ve güçlenmesini bugüne kadar engellemiş iki büyük bela olan oportünizm ve sekterliğe karşı mücadele etme konusundaki büyük azim ve kararlılığından başlayabiliriz. Şüphesiz, birtakım hatalar ve sınırlılıklardan azade olmayan bu siyasi mücadelede Moreno, enternasyonalist bir perspektifle işçi sınıfı ve kitle hareketinin içerisinde devrimci partileri inşa etmeye öncülük etti.
Oportünizme düşen en önemli ve bilinen Troçkist, Belçikalı lider Ernest Mandel’di. Moreno, ona ve benzerlerine atıfta bulunarak “Geçiş Programı üzerine yemin edip tam tersini yapıyorlar” diyordu. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Dördüncü Enternasyonal’i işçi ve kitle hareketine yönlendirmek gibi doğru bir hedefle hareket eden oportünistler, dönemin hakim önderliklerine uyarlanma hatasına -eğer cinayetine demeyeceksek- düştüler. SSCB ve Doğu Avrupa’ya hakim olan bürokratik ve Stalinist komünist partilere, Yugoslavya’da Mareşal Tito’ya ve ardından Çin’de Mao’ya ve Küba’da Castro’ya devrimci erdemler atfettiler. Cezayir’de Ben Bella önderliğindeki FLN, Bolivya’da Paz Estenssoro’nun MNR’si –Mandel’in takipçilerinin 1952’de bir işçi devrimini ihanet ettiği yer – ve hatta Arjantin Peronizmi gibi o dönemde yükselen burjuva milliyetçi hareketlere de benzer bir tavırla yaklaştılar. Böylece, her ülkede devrimci partilerin inşası doğrultusundaki vazgeçilmez görevi terk ettiler.(2) Bu siyasi yönelişle Dördüncü Enternasyonal adeta ölüm cezasına çarptırılmış oldu.
Tam tersi yönde, ancak oportünizmle birçok ortak noktaya sahip olan diğerleri ise sekterliğe, yani hain önderlikler tarafından yönetilseler bile mücadelelerin ve devrimlerin büyük başarılarını tanımama hatasına düştüler. Eylem birliğini ve kitlelerin mücadelelerine katılımı reddeden bu kesim bölücülüğe ve kendinden menkul bir devrimciliğe saptı. Bunun ilk ve en büyük örneklerden biri, İkinci Dünya Savaşı’na yol açan Nazizm ve faşizmi 1945’te yenilgiye uğratan muazzam demokratik zaferi görmezden gelmekti. İngiltere’de önemli bir lider olan Tony Cliff, SSCB’yi “devlet kapitalizmi” olarak yeniden tanımlayarak 1917 sosyalist devrimiyle burjuvaziyi mülksüzleştiren ilk kazanımı reddetti. Küba örneğinde ise sekterler, 1960/61’den itibaren burjuvazinin mülksüzleştirilmesinden elde edilen sosyalist devrimin zaferini tanımadılar. Bu ilerleme, Moreno’nun tanımladığı gibi, başlangıçta Batista karşıtı burjuva kesimler ve bizzat ABD emperyalizmi tarafından teşvik edilen bir halk demokratik hareketi olarak gelişen Castroculuğun bu karakterine rağmen gerçekleşmişti. Moreno, Küba Komünist Partisi liderliğine, Fidel Castro’ya ve Castroculuğa yönelik eleştirilerinden asla vazgeçmeden Küba’nın sosyalist karakterini ve koşulsuz savunusunu destekledi. Aynı şekilde, Che Guevara’nın fokocu gerilla yönelişine dönük eleştirileri, onu hatalarının ötesinde, muazzam bir devrimci olarak tanımasını engellemedi.(3)
İki önemli örnek
Politik mirasının merkezi bir örneği, Moreno’nun o dönemde kitlesel olarak Peronist burjuva hareketini desteklemeye yönelen Arjantin işçi sınıfı içinde bağımsız ve sınıf siyasetine sahip bir parti -ilki 1944’te GOM’du- inşa etmek için verdiği inatçı mücadeleydi. Morenist Troçkizm, işçilerin ve emekçi halkın mücadelelerine birlikçi katılımıyla vücut bulurken, patronlara ve hain liderlere dönük yanılsama yaratacak bir politikaya asla düşmedi ve her zaman sınıf bağımsızlığını savundu.
İkinci bir örnek olarak, 1979’da Nikaragua’da diktatörlüğe karşı silahlı mücadeleye Simón Bolívar Tugayı ile katılma deneyimini hatırlayabiliriz. (4) 1978/79’dan itibaren Somoza karşıtı seferberlik ve aynı zamanda FSLN (on yıldan uzun bir süredir küçük bir gerilla odağı olan Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi) kitleselleşmeye başladı. Moreno, gerillacılığa ve FSLN’nin reformist ve sınıf uzlaşmacı liderliğine yönelik farklılıklarından ve eleştirilerinden vazgeçmeden, sürgünde bulunduğu Bogota’dan Simón Bolívar Tugayını kurulmasına öncülük etti. Tugayda “Morenist” liderler ve militanların yanı sıra tugaya katılan savaşçılar da vardı. Tugay, üç üyesinin öldürüldüğü güney cephesindeki savaşlarda yer aldı ve Atlantik kıyısındaki Bluefields limanının ele geçirilmesine öncülük etti. Ne yazık ki, Somoza diktatörlüğüne karşı mücadelenin zaferinden önce, Troçkist hareket genel olarak bu süreci görmezden gelmişti. 1979 Temmuzundan sonra ise, Ernest Mandel’in önderliğinde, Sandinizme ve Fidel Castro’nun yönlendirmesiyle burjuvazi ile sınıf işbirliği hükümeti kurmasına siyasi olarak tamamen teslim oldular. Dolayısıyla, Moreno, hem politikada hem eylemde, farklı süreçlerde eylem birliğinin gerekliğini anladığını ortaya koyuyordu. Bu anlayışa her türden reformist ve hain önderliklere karşı kesintisiz mücadele eşlik ediyordu. Troçkist partileri inşa etmek ve böylelikle işçi sınıfının ve emekçi kitlelerin önderlik krizini aşma yaşamsal görevinde ilerlemek için bu mücadele durmaksızın sürdürülüyordu.
Mücadelesini sürdürüyoruz
1987’den beri Moreno’suz liderlik, akımının parçalanmasına yol açan hatalara ve sapmalara düştü. Yıllardır İUB-DE’yi ve farklı ülkelerdeki seksiyonlarını destekleyen bizler, onun öğretilerini tamamen sahiplenirken, işlenen hatalar için özeleştirimizi de yapmış bulunuyoruz.
Politikalarımızda ve günlük müdahalelerimizde, ister işçi mücadelelerinde, ister kadın ve lgbti+ mücadelelerinde, ister gençlik ve çevre mücadelelerinde, ister seçim kampanyalarında, isterse de düşman siyasi ve sendikal liderliklere karşı giriştiğimiz mücadelelerde olsun, hem sekterlikten hem de oportünizmden daima kaçınmaya çalışıyoruz. Mücadeleler farklı güçlerin eylem birliğiyle güçlenir ve bu nedenle her türden bölücülüğe ve kendinden menkul tutumlar karşısında bu türden birlikleri büyütmeye çabalıyoruz. Aynı zamanda, bu mücadelelerin liderliğini üstlenebilmek, partilerimizi ve İUB-DE’yi inşa etmek için programımızı, politikalarımızı ve yöntemlerimizi ortaya koyuyoruz, tartışmaya sunuyoruz. Böylece, Troçki ve Moreno’nun bize devrettiği görev olan her ülkede ve tüm dünyada muzaffer sosyalist devrime önderlik edecek bir Dördüncü Enternasyonal’in yeniden inşasıyla liderlik krizini aşma yönünde ilerlemek için mücadelemizi sürdürüyoruz.
***
Dipnotlar:
1.) Politik bir rakibi Stalinist yöntemlerle tasfiye etmek ve tartışmayı engellemek için ahlaka ilişkin iftiralar atma yöntemi maalesef, Troçkizm saflarına erken dönemde sızdı. Moreno bununla sistematik olarak mücadele etti.
2.) Diğer birçok metin arasında, bkz. Nahuel Moreno, Parti ve Devrim, Atölye Yayıncılık, İstanbul, 2002.
3.) Moreno’nun bu konudaki eserleri: “Latin Amerika Devrimi Karşısında İki Yöntem” (1964), “Che Guevera’yla Polemik” ve özellikle içindeki “Guevara, Sürekli Devrimin Kahramanı ve Şehidi” (Cehus, Buenos Aires, 2017).
4.) Bkz: 1997 tarihli “MAS’ın Bilançosu (1987-92)” metni.