Putin’in Ukrayna istilası: Arjantin’den PTS ve PO ile bir polemik

Aylarca süren askerî yığınağın ardından Putin yönetiminin Ukrayna’yı üç koldan işgale girişmesi dünya solu içerisinde çeşitli kafa karışıklarını ve tartışmaları beraberinde getirdi. Solun kimi kesimleri savaşı NATO ile Rusya arasında tanımlayıp Rusya’nın askerî zaferinden yana konum aldılar. Başka bir kesim ise Rusya’nın işgaline karşı çıkmakla birlikte somut bir politik tutum geliştirmekten kaçınmayı seçti. Bu tartışma, dünya çapında devrimci solun en önemli referanslarından birine dönüşen Arjantin’deki İşçilerin ve Solun Cephesi-Birlik (FIT-U) içerisinde de yansımasını buldu. Arjantin’deki kardeş partimiz Sosyalist Sol’dan Mercedes Petit’nin konuya ilişkin yazdığı polemiği sizlerle paylaşıyoruz.

***

İşçilerin ve Solun Cephesi-Birlik (FIT-U) bileşenleri arasında birtakım görüş ayrılıkları ve sürmekte olan bir tartışma var. Asgari bir anlaşmaya vararak Putin’in istilasına ve NATO’ya karşı bir an önce birlikte hareket etmeyi umuyoruz.

PTS’nin (Sosyalist Emekçilerin Partisi) dâhil olduğu Troçkist Fraksiyon-Dördüncü Entenasyonal (FT-CI), 1 Mart’ta bir bildiri yayımladı (bkz. La Izquierda Diario). Başlangıçta ileri sürülen slogan kısmen doğru (Rus birlikleri Ukrayna’dan defol!). Ukrayna, Rusya ve bütün dünya halkları için çözümün, sosyalist bir dünyanın devrimci işçi hükümetleri eliyle kurulmasıyla mümkün olduğuna ilişkin tespitler doğru. Ancak FT-CI, Rus istilasıyla ortaya çıkan ve Ukrayna ile istilacıları karşı karşıya getiren askerî çatışmaya yönelik yanlış bir tutum içinde.

FT-CI ve PTS Ukrayna halkının askerî saflarına katılmıyorlar

PTS ve FT-CI’ye göre askerî çatışmanın bir tarafı Rus birlikleri, diğer tarafı ise emperyalizm, NATO ve gerici Zelenski hükümetidir. “Rus işgali ve emperyalist hâkimiyete karşı mücadele etmeyi” öneriyorlar. 26 Şubat Cumartesi günü yapılan çevrimiçi görüşme sırasında PTS yöneticilerinin sunumları çok açıktı: Ukrayna ile Rus işgalciler arasında bir savaşın söz konusu olmadığını ve Zelenski hükümetinin rolünün, Rusya’nın ve Ukrayna’nın yarı sömürgeleştirilmesi hedefi doğrultusunda NATO, ABD ve AB militarizminin bir aracı olarak hareket etmek olduğunu söylediler.

Muharip askerî tarafları tahrif ederek, çözümü olmayan bir çelişki içine düştüler. İlk sloganları (Rus birlikleri Ukrayna’dan defol!) doğru, ama bu haklı dava için gerçekten bir askerî mücadele alanının var olduğunu, bu hedefe ulaşmak için insanların elde silah savaştıklarını ve zafer kazanılması ve Putin’in birliklerini kovmak için onları desteklememiz gerektiğini reddediyorlar. Bu askerî tarafta Ukraynalı erkek ve kadınların yanı sıra, burjuva ve gerici Zelenski hükümeti, burjuva ordu ve Ukrayna halkı var. FT-CI bunu kabul ederek, NATO ülkelerinin birliklerinin Rus kuvvetleriyle “doğrudan askerî çatışmaya girmediğini” belirtiyor. Ancak Ukraynalı erkek ve kadınların, ordunun, milis güçlerinin ve sivillerin Rus birliklerini ülkelerinden çıkarmak için ulusal ve askerî bir mücadele verdiklerini inkâr ediyor. Devrimciler olarak biz ise politik bağımsızlığımızı mutlak olarak koruyarak bu askerî tarafı koşulsuz desteklemekle yükümlüyüz. Acaba FT-CI Ukrayna’da askerlere ve milis güçlere “Rusların yanı sıra, gerici Zelenski hükümeti ile NATO’ya silahlarınızı doğrultun” mu demek istiyor? İUB-DE onlara “Ne Zelenski’ye ne de NATO’ya güvenerek Rusları kovmak için birlikte mücadele edelim” demeyi öneriyor.

FT-CI’nin çatışmacı tarafları yanlış tanımlaması, onu çok yanlış bir başka yaklaşıma sürüklüyor. En başından itibaren, tıpkı Rus işgalini reddettikleri gibi, aynı zamanda NATO ülkelerinin “Ukrayna hükümetine silah ve lojistik destek” gönderdiği yönündeki somut gerçeği “emperyalist militarizm” olarak teşhir ediyorlar. “İsveç’in Ukrayna’ya tanksavar silah nakliyatını”, “AB’nin Ukrayna için 500 milyon dolar değerinde silah alımı ile teslimatını finanse etmeye yönelik emsalsiz bir tedbir almasını” teşhir ediyorlar. Açıkça söylemiyorlar, ama “emperyalist militarizm” olarak teşhir ettikleri bu olgular karşısında FT-CI’nin, “Ukrayna’ya silah gönderilmesin!” sloganını mantıken atması gerekir. Bu anlamsızlık sürmekte olan savaşın yanlış tanımlanmasının bir sonucudur. Rusları kovmak için dövüşen asker ve milis güçlerine, “NATO ülkelerinin gönderdiği silahları ve lojistik desteği geri çevirin, çünkü onların gerçek niyeti Avrupa’yı militarize etmek, Rusya’yı ve sizi yarı sömürgeleştirmek” mi diyeceksiniz?

Bu yaklaşım doğrudan yenilgicidir ve uygulansaydı sadece ve sadece Putin istilasına yarardı. FT-CI’nin bildirisinin 2011-2016 Esad’a karşı Suriye’deki mücadeleye göndermede bulunması tesadüf değil. O zaman da talihsiz bir tutum aldılar, şimdi kendilerinin de anımsadığı gibi, Suriye’de “ilerici bir tarafı olmayan gerici bir savaşın” sürmekte olduğunu söylediler ve Esad’a karşı koyan kitle seferberliğine ve askerî mücadeleye askerî destek vermeyi reddettiler. Böylece dünyanın çoğunluğunun yaptığı gibi, seferberliği kan ve barutla bastırmış olan diktatör Esad’ın ve Putin’in katliamına suç ortaklığı yaptılar. 

PO’ya göre büyük düşman NATO’dur

İşçi Partisi’ne (PO) gelince, o da Ukrayna’nın askerî direnişini desteklemiyor. Sloganlarını “Savaşa karşı savaş”, “Kahrolsun NATO ve IMF” ve “restorasyoncu Putin bürokrasisinin” devrilmesi üzerine yoğunlaştırdı. PO’nun politikası, Putin’e teslimiyete varıyor:

“Gerici ve mahkûm edilebilir olsa da Putin ile bu çatışmanın ve genel ölçekte bütün çatışmaların orkestra şefi ve baş kışkırtıcısı olan dünya kapitalizmini eşitleyemezsiniz. […] ABD savaşın asıl sorumlusudur. Putin’i mahkûm etmek, asıl aktör olan emperyalizmi yok saymaya yönelik emperyalizm yanlısı bir politikadır.” (Bkz., Pablo Heller, https://youtu.be/sYKiJVihFPY).

Emperyalizm ve NATO, tıpkı İUB-DE’nin yaptığı gibi, mahkûm edilmelidir. Bununla birlikte acil ve merkezî görevin Putin’i ve onun başlattığı istilayı yenilgiye uğratmak olduğunu söylüyoruz. Bu nedenle devrimcilerin görevi, Putin’in birliklerini ülkelerinden atmak için Ukraynalı erkek ve kadınların oluşturduğu askerî tarafı ve direnişi koşulsuz desteklemektir.

PTS ve PO’yu, Putin birliklerini Ukrayna’dan atmak için yürütülen mücadeleyi destekleme politikasında birleşmeye ve aynı zamanda NATO’yu da teşhir etmeye çağırıyoruz. 5 Mart Cumartesi günü yapılan mücadeleci sendikaların genel kurul toplantısında halihazırda bir adım atıldı ve Ukrayna askerî direnişini destekleme çağrımızı içermese bile, doğru bir şekilde “Putin birlikleri Ukrayna’dan defol!” ve “Kahrolsun NATO emperyalizmi!” denilen bir bildiri yayımlandı (bkz. Importante Plenario Nacional del Sindicalismo Combativo).