Kiev’de Rus işgaline karşı savaşan anarşistlerle söyleşi
Söyleşi: Sedat Durel
***
İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE) heyeti olarak Ukrayna için başlattığımız insani yardım kampanyasının ilk durağında Kiev’deydik. Kiev’de ilk iş olarak, sendikalara iletmek üzere hazırladığımız insani yardımı kampanyamızı beraber örgütlediğimiz Dayanışma Kolektifi ile buluşuyoruz. Dayanışma Kolektifi’nin tüm dünyadan topladığı yardımları depolayıp ihtiyaca göre dağıtımını yaptığı ofisine geçiyoruz.
Kolektifin tamamı gönüllülerden oluşurken içlerindeki pek çok insan da kendilerini anarşist olarak tanımlıyor. Grubun birincil önceliği Rus işgalinin yenilgiye uğratılması için gereken desteği dünyanın dört bir yanındaki sendikalar, işçi örgütleri, bağımsız antifaşist dernekler, sanatçılar vb.den temin edip ülke içerisinde dağıtmak.
Kiev’e geldiğimizde oldukça moralli bir hava ile karşı karşıya kalıyoruz. Şehir iyi günlerinden birini yaşıyor. Şehrin en azından bir kısmında elektriğe ulaşılabiliyor ve mobil bağlantı var. Ama bu durum sürekli değil. Tam ayrıldığımız gün şehrin altyapısı yeni bir füze saldırısına maruz kalıyor ve yalnızca beş gün sonra geri döndüğümüzde şehir hâlâ büyük bir karanlık altında duruyor. Rusya’nın “altyapıyı bombalıyoruz” diyerek gerçekleştirdiği füze saldırıları Ukrayna’yı askeri olarak çökertmekten çok, moral üstünlüğe sahip Ukrayna halkını bezdirmek ve motivasyonlarını kırmak üzerine kurulu. Zira altyapı bombardımanının cephe savaşına etkisi sınırlıyken Rusya’nın yenilmesi için seferber olan sıradan halk için doğrudan etkileri oluyor. Bu füze saldırıları sırasında sivil ölümler de gerçekleşirken yalnızca elektrik değil aynı zamanda ısıtma sisteminde de sorunlar yaşanıyor. Henüz kış gelmedi ancak Kiev’de ve güzergâhımız üzerinde sıcaklık -4 °C’nin altına sık sık düşüyor.
Kiev’de partileşme aşamasında olan sosyalist örgüt Sosyal Hareket ile yaptığımız görüşme sırasında Ukrayna’nın içerisinde bulunduğu durum, emek hareketinin durumu vb. hakkında daha derin tartışmalara girme şansına ulaşıyoruz. Sosyal Hareket’in birinci önceliği, tüm Ukrayna’nın birincil önceliği ile aynı: Rus yayılmacılığını sonlandırmak, bunun için de kesin bir zafer kazanmak. Aksi halde başlattıkları bağımsız proleter inşalarının yok olacağı ve yenilginin dünya sınıf mücadelesi açısından da baskıcı rejimlerin güçlenmesi ve NATO emperyalizminin kendisini meşrulaştırması doğrultusunda yıkıcı sonuçları olacağı aşikâr. Öte yandan Sosyal Hareket’in önemli bir gündemi daha var. Ülkenin en büyük zenginleri olan oligarklar ülkeyi çoktan terk etmiş durumda. Bu koşul altında, savaşın yarattığı büyük yıkım sonrasında Ukrayna’nın yeniden inşasını şimdiden tartışmak istiyorlar. Ukrayna’nın yeniden inşası sürecinde işçi sınıfı ve onun bağımsız örgütlerinin çok daha büyük bir rol oynama olasılığı dün ile kıyaslanmayacak kadar yüksek. Ukrayna’nın yeniden inşası sürecinde yoksul ülkenin dış borçlarının ödenmemesi, başta oligarklar olmak üzere ülkedeki stratejik sektörlerin yeniden inşa için kamulaştırılması ve işçi sınıf örgütlerinin bu yeniden inşa sürecine daha güçlü bir şekilde dahil olması gibi tartışmaları sürdürüyorlar. Türkiye’de yapılan NATO-Rus savaşı şeklindeki sığ okumalara karşı Sosyal Hareket’in bağımsız devrimci politik tutumu ve son konferanslarındaki sonuç dokümanları, Ukrayna’nın gerçek durumunu ve bağımsız devrimci bir inşanın tartışma konularını değerlendirmek açısından önemli katkılar sağlıyor.
Ukrayna’da sosyalist partilerin inşası ve emek hareketinin bağımsızlığı bugün her şeyden çok Rusya işgalinin yenilgiye uğratılması ile mümkün. Bu doğrultuda seferber olan Ukrayna emekçi halkı da fiilen bu inşanın olanaklarını desteklemiş oluyor.
Dayanışma Kolektifi’nin ofisinde yaptığımız görüşmelerden sonra cephedeki durumu, Rus yayılmacılığına karşı cepheye gönüllü olarak giden askerlerin halini daha iyi anlayabilmek için izne gelmiş askerlerle görüşüp kısa bir söyleşi yapıyoruz. Söyleşimizin “Ukrayna’da aşırı sağ mobilize oldu ve zafer ancak onların işine yarar” şeklindeki yanlış fikre yanıtlar üretebileceğini ve zorluklarla beraber mevcut durumu anlamamıza biraz daha olanak sunabileceğini düşünüyoruz.
Söyleşiye katılan kişilerden Sasha cephede savaşan bir asker. Arkadaşları Sergei ve Kata ise cephedeki gönüllü askerlerin ihtiyaç duyduğu yardımları (ilkyardım malzemesi, jeneratör, kıyafet vb. sivil materyaller) uluslararası kampanyalar ve bağışlarla temin eden iki aktivist.
Rusya saldırısı başladığı sırada çok sayıda bölgesel savunma komitesi kurulmuştu. Bunların içerisinde anarşistler de vardı. Peki şu aşamada bu bölgesel savunma komiteleri varlıklarını sürdürebiliyorlar mı, yoksa düzenli orduya katıldılar mı?
Sergei: Bahsettiğin bu bağımsız bölge savunma komiteleri Rusya saldırısı başlar başlamaz açığa çıktı. Çoğu kendi bölgelerini koruyor, bir kısmı da arada sınır bölgelerine gidiyorlardı. Ama Rusların geri çekilişi ile beraber bölgesel savunma komitelerinin önemi azaldı. Bu komitedeki insanlar da sınıra gitmeye başladılar. Benim arkadaşlarımın çoğu da önce askerlik için bir sözleşme yaptılar. Bir kısmı da düzenli orduya geçti. Sorun şuydu: Bu insanlar nasıl yaşayacak? Başlangıçta kendi imkânlarımızla ayaktaydık ama sonrasında süreç uzadıkça ihtiyaçlar arttı. Burada düzenli orduya yazılıp bir sözleşme yapma şansınız var. Bu sözleşmeyi yapınca da aylık maaş alabiliyorsunuz. Yaklaşık olarak söylüyorum, cephede olmayan askerler için bu meblağ 770 avro. Savaşanlar için de bu meblağ 2.300 avro ve bu sayede sosyal güvenceye dahil olabiliyorsunuz. Benim de pek çok arkadaşım bu yüzden sözleşmeyi imzaladı. Genel olarak durum böyle diyebilirim.
Peki bu insanlar cephede hâlâ kendi siyasi fikirlerini ifade edebiliyorlar mı? Burada da politika yapmak mümkün mü?
Sergei: Kendinizi istediğiniz gibi anlatmanızda bir sorun yok ama şunun çok iyi anlaşılması gerekiyor. Savaş sırasında siyaset yapmak, hele ki cephede hiç kolay değil. İnsanlar buraya çağrıldıkları için değil; evlerini, ailelerini korumak için kendileri katılıyorlar ve savaş çok vakit alan bir şey. İnsanların cephede savaşmaktan siyaset yapmaya vakitleri kalmıyor. Buna rağmen başta anarşistler olmak üzere kimi insanlar cephede şu anda rahatça fikirlerini ifade edebiliyorlar. Mesela çoğu, birliklerinde “Kendi birliklerimizdeki komutanlarımızı kendimiz seçelim” diye başlangıç seviyesinde de olsa açıkça fikir belirtebiliyorlar. Ama tekrar söylemeliyim; cephedeki vaziyet o kadar zorlu ki hayatta kalmakla meşgul olmak ve savaşmak dışında genellikle başka bir vakit kalmıyor.
Peki rütbelilerin, generallerin siyaset yaptığını görüyor musunuz? Mesela popüler olan bir generalin gelecekte siyasete atılabileceğini ya da generallerin Zelenski’ye uyarılarda vb. bulunduğuna şahit oluyor musunuz?
Sergei: Ukrayna devleti şu aşamada oldukça güçsüz bir devlet. Polisin bile yetkileri oldukça kısıtlı. Aşırı sağın sokaklarda yer alabilmesini sağlayan etmenlerden biri de bu aslında. Aynı şekilde generallerden ciddi bir müdahale olmadı şimdiye kadar. Genel olarak da böyle bir politik çıkışları olmaz Ukrayna’da generallerin. Ne onların kendilerini siyasette görmek isteyeceklerini ne de halkın onları destekleyeceğini düşünüyorum. En meşhur olanları için bile geçerli bu durum. Bizde Türkiye’de olduğu gibi ordunun siyasete müdahale ettiği bir tarih, bir gelenek yok. Gelecekte ne olur bilemeyiz ama şu anda generaller sadece savaşla meşgul. Popülaritesi artan generaller oluşmaya başladı ancak onların da siyaset yapacak vakitleri yok. Savaşıyorlar ve siyasetle ilgili bir çıkışları olmadı şimdiye kadar.
Sasha seni biraz tanıyabilir miyiz? Askerdesin ve nerede görev alıyorsun?
Sasha: Şimdi kısa bir süre için Kiev’deyim. Görevimle ilgili birtakım bürokratik işleri halletmek için buradayım. Luhansk’ta görev alıyorum.
Savaşa ne zaman katıldın?
Sasha: Aslında baştan başlamalıyım. Luhansk’ta cephenin en zorlu olduğu yerde görev yapıyorum. Savaşa Belaruslu savaşçılar olarak arkadaşlarımla beraber katıldım. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin gönüllü kampına gidip başvuruda bulunduk. Savaşta dron operatörü olarak görev alıyorum.
Kendini tanımladığınız bir ideoloji var mı?
Sasha: Belarus’tan gelen arkadaşlarımızla biz anarşistiz. İçimizde kendisine anarşist demeyen arkadaşlarımız da var ama genel olarak kendimizi böyle tanımlayabiliriz.
Ukrayna’da savaşanların çoğunluğunun sağcılar olduğuna dair bir yargı var. Bu konuda senin fikrin ne?
Sasha: Bir kere savaş sırasında insanların ideolojisini ayırmak hiç kolay bir iş değil. Burada insanlar savaşmaya kendi evlerini, topraklarını korumak için katılıyorlar. Kaybederlerse ne olacağını biliyorlar. Bu yüzden bu ayrımı yapmak hiç kolay değil. Tabii ki cephede ulusalcılar var. Ama herkesin savaştığını, büyük bir seferberlik olduğunu söylemeliyim. Yalnızca benim cephemde antiotoriter eğilimli iki birim var. Sadece benim cephemde durum bu.
Kata: Ben de cephedeki anarşist arkadaşlarım için onların kampanyalarını sürdürüyorum. Sasha sadece iki birlikten bahsetti ama benim bildiğim daha pek çok cephede arkadaşlarımız var. Buradan onlara yardım kampanyaları yapıyoruz. Bahsettiği iki antiotoriter birlik sadece Luhansk’ta yani.
Sergei: Bu durumu anlamak için size daha önce bahsettiğim insanları da düşünebilirsin. Direniş Komitesi’nde bir araya gelip kendilerini Cephenin Anarşist Sesi olarak adlandırıyorlardı. Eskiden bir aradaydılar ancak şimdi farklı cephelere dağıldılar.
Bu oluşuma kimler katılıyor?
Sergei: Futbol taraftarları, faşistlerle kavgayı sevenler, antifaşistler ve tüm bunların altındaki daha küçük gruplar.
Peki bu gruplar nerelerde varlar?
Sergei: Daha fazlası da vardır ama benim hemen aklıma gelen dört oblast var. Doğrudan onlarla çalışıyoruz. Buralarda var olduklarını kesinlikle biliyoruz. Buradaki yardımları da onlara götürüyoruz. Aynı zamanda sadece savaşta değil başka şekillerde de seferber olan, internetten bağışlar toplayan arkadaşlarımız var. Merkezi bir biçimde hareket etmiyoruz ama neredeyse her yerdeyiz.
Peki cephede durum nasıl?
Sasha: Benim ve yoldaşlarımın cephede pek çok sorunu var. Her şeyden önce savaşmak zor bir iş. Ölüm tehlikesi ile günler, aylar geçirmek çok zor bir iş. Sadece sivillerin değil askerlerin de morali bozulabiliyor. Çoğu kez savaşmaktan dinlenmeye vakit kalmıyor. Bunlar işin zor tarafları. Ama öte yandan ülkenin doğusundan batısına büyük bir dayanışmanın organize edildiğini görmek, dayanışmayı almak yepyeni bir umut. Burada tüm farklılıklarımıza rağmen aynı amaç için bir aradayız. Bu büyük bir moral kaynağı. Bir anarşist olarak bu birliğe umutla bakıyorum.
Senin cephedeki durumun ne, neler yapıyorsun?
Sasha: Belarus’tan arkadaşlarımızla dron operatörü olarak geldik. Yoldaşlarımızla beraber dron operatörlüğü yapıyoruz. Bu sayede düşmanla onlar yaklaşmadıkça yüz yüze gelmiyoruz. Genellikle güvenli bir mesafede oluyoruz. Bizim yaşadığımız tehlike, yerleşkemize yapılan füze saldırıları.
Her bir birlikte işler farklı yürüyebiliyor. Sonuç olarak ordu hiyerarşik bir yapı. Buna rağmen ben de kendi komutanımı seçmeyi, birliğimizde bunun seçiminin yapılmasını istiyorum ve bunu söylüyoruz da. Benim tarafımda durumlar genel olarak böyle ama cephede en önde olanların, düşmanla yüz yüze olanların durumu en zor olanı. Onlar günde 8-12 saat kadar savaşıyorlar. Sonra bu birlik değişip yerine yenisi geliyor. Bu saati verdiğime bakmayın, ne zaman dinlendikleri belli olmuyor onların. Biz ise dron operatörü olarak 3 gün çalışıyoruz, 3 gün boşuz ve güneş doğduktan batana kadar görev yapıyoruz. Bu zorluklara rağmen morallerin çok yüksek olduğunu söylemeliyim.
Önemli bir ek daha yapmak istiyorum. Kış geliyor, şimdiden hava çok soğuk ama bizim ekipmanlarımız gönüllü ekipmanları, hükümette gerekli ekipmanı alacak bütçe yok. Bu sebeple tüm ekipmanlarımız bağışla toplandı.
Kata: Bizim bu eksikleri gidermek için oldukça geniş bir ağımız var. Daha geçtiğimiz haftalarda ABD’deki bir sivil toplum kuruluşundan bile epeyce yardım gelebildi bize ve bu sayede pek çok eksiğimizi giderdik. Bu gibi hiç beklemediğimiz yerlerden bile yardım gelebiliyor. Pek çok başka anonim yardımlar da mevcut.
Sendikaların durumu ve bizim işçi sendikalarına yönelik kampanyamız hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Kata: Sendikaların durumu çok kötü. İşçilerin mali durumları da öyle. Biz kendi bütçemizden bir şeyler ayırmaya çabalıyoruz ama maalesef yetmiyor. Sizin kampanyanız oldukça önemli. Savaş için destek bulmak daha kolay ama çalışan sıradan insanlar, bağımsız sendikalar için destek bulmak çok daha zor. Medya da diğer örgütler de bunu küçümsüyor. Savaş içerisinde işçilerin durumu gerçekten de kör nokta gibi kalıyor. Gerçi bu sadece savaşta değil her koşulda böyle. İşçilerin durumu hep göz ardı ediliyor. Bu yüzden buraya yaptığınız dayanışma kampanyası çok önemli.
Sizden son olarak bir isteğimiz daha olacak. İspanya’daki anarşist örgütler Ukrayna’da anarşistlerin varlığını tam olarak kabul etmiyorlar. Onları inandırmakta zorlanıyoruz. Bunun için bize onlara iletmek üzere yazılı bir not veya mesaj iletebilir misiniz? Benzer ve hatta daha kötü bir yaklaşım Türkiye için de geçerli, Türkiye’de de siz hiç var olamazmışsınız gibi bir ön kabul var.
***
Kata’ya söyleşiyi not aldığım not defterimi uzatıyorum, ayakta yazmak yerine bir masaya geçiyor. Yüzünde ciddiyeti kaybolmayan bir tebessümle aşağıda görselini paylaştığımız notu yazmaya koyuluyor.
Notun Türkçesi: “Kata’dan mesaj. Biz varız. Burada birkaç anarşist kolektif var. Bunların hepsi gönüllü ve savaşıyor. Sizin dayanışmanıza hepimizin ihtiyacı var çünkü dayanışma bu dünyayı kurtaracak.”
Dayanışma Kolektifi hakkında bilgi için bkz. https://operation-solidarity.org/2022/07/06/solidarity-collectives/